Merhaba. Nasılsınız bakalım? Ben bilmiyorum nasıl hissettiğimi. Yepyeni bir yıl başlıyor değil mi? Yeni dileklerim, umutlarım olmalıydı. İşte o iş öyle olmuyor. Sadece takvimde bir sayı artıyor. Saat 00.01 olduğunda hayat kaldığı yerden devam ediyor.
31 Ara 2016
Merhaba. Nasılsınız bakalım? Ben bilmiyorum nasıl hissettiğimi. Yepyeni bir yıl başlıyor değil mi? Yeni dileklerim, umutlarım olmalıydı. İşte o iş öyle olmuyor. Sadece takvimde bir sayı artıyor. Saat 00.01 olduğunda hayat kaldığı yerden devam ediyor.
Merhaba. Nasılsınız bakalım? Ben bilmiyorum nasıl hissettiğimi. Yepyeni bir yıl başlıyor değil mi? Yeni dileklerim, umutlarım olmalıydı. İşte o iş öyle olmuyor. Sadece takvimde bir sayı artıyor. Saat 00.01 olduğunda hayat kaldığı yerden devam ediyor. Geçen 1 yıla baktığımda ilk gördüğüm yaşadığımız acılar oluyor ister istemez. Terör saldırıları, darbe, çocuk istismarı, kadına şiddet, ak...
devamını oku30 Ara 2016
Not: Kitap tek başına olmayacak :) küçük sürpriz hediyelerim var :)
Merhaba arkadaşlar :) Bugün nasılsınız bakalım? Baktım ki 2017 kapıya dayandı, herkes hediyeleşiyor canım çekti benim de :) Gerçi keşke bunu yıl başı gelmeden yapsaydım aman artık 2017 ilk haftası olacak :)) Zaten amaç yılbaşını kutlamak değil hediyeleşmek :) Öyle beni şuradan buradan venüsten takip edin yada resmi şurada burada odanızın duvarında paylaşın gibi bin ton şartım yok :)) Ama b...
devamını oku25 Ara 2016
Ölmeden önce yapılması gerekenlerin ilki öbür tarafa hazırlık ne de olsa. Umreye de gitmek güzel olur ama benim asıl istediğim hacc vazifesini yerine getirmek.
Bilenleriniz vardır okulu uzattım. İnşallah seneye mezun olmak istiyorum. 7 senede tamamlama hakkı var fakat o kadar olmasın :)
Bu maddeyi daha önceki bir yazımda yazmıştım. Şimdilik bir plağım var. Bir koleksiyon yapmayı umuyorum.
Bitirip çerçeveletmek istiyorum. Gri bir duvarın üstüne kaplumbağa terbiyecisi puzzle tablosunu düşünsenize...
Merhaba. Bugün nasılsınız bakalım? Şahane bir kahvaltı edip kitabınızı alıp köşeye mi geçtiniz? Yoksa daha yeni mi uyandınız? Belkide bir türlü izleyemediğiniz diziyi izliyorsunuz :) Ben bugün umutlu uyandım ardından ıvır zıvır şeylerle uğraşırken uzun zamandır yazmayı istediğim bu yazıyı yazmak istedim. Hatta bir süre önce pinterestte bir liste oluşturdum. Malum ne zaman nasıl öleceğimiz b...
devamını oku21 Ara 2016
Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği zamanında, iki genç, bir genci iki kolundan sıkıca tutup halifenin huzuruna getirmişlerdi.Halife Ömer (r.a.):— Söyleyin, derdiniz nedir? Bu delikanlının ne suçu var da, böyle sıkıca tutup buraya getirdiniz? diye sordu.Delikanlının ellerinden tutan iki gençten biri konuşmaya başladı:— Ya Emîr’el-Mü’mminin! Bu genç bizim babamızı öldürdü. Biz de adl-i ilâhî’nin tatbiki için huzurunuza getirdik. Babamızın bir suçu olmadığı kanaatındayız. Çünkü babamız, etrafta sevilip hatırı sayılan bir insandı. Buna ne lâzım geliyorsa tatbikini sizden istiyoruz, dediler.Hazreti Peygamberimizin adalet sıfatına varis olan Hazreti Ömer, o gence:— Doğru mu söylüyorlar? Eğer doğru söylüyorlarsa söyleyeceklerin nedir? buyurdu.Genç, kendisim getirenlerin söylediklerinin doğru olduğunu, ancak hadiseyi anlatmak istediğini söyleyip müsaade aldıktan, sonra konuşmaya başladı:— Ya Emir-el Mü’ininîn! Ben bir köylüyüm. Buraya (Medine’ye) Nebiyyi zişan Efendimizin kabr-i Şerifini ziyarete geldim. Çünkü Peygamberimiz: «Benim kabrimi ziyaret eden beni ziyaret etmiş gibidir» buyurmaktadır. Medine civarına geldiğimde hurmalık yakınında abdest bozmam icabetti. Atımdan inip abdest tazelemek için meşgul olurken, atımın bir ağacın dalından koparmakta olduğunu gördüm. Abdesti bırakıp hemen ata koştum. Lâkin o anda karşıdan yaşlı bir adam bana karşı bağırarak geliyordu. Biraz yaklaştıktan sonra, elindeki taşla atıma vurdu ve at düşüp öldü. Atımı çok severdim… Dayanamadım, ben de onun ata vurduğu taşı alıp kendisine fırlattım. Bir de baktım ki, eceli gelmiş olacak adam da öldü. Ben o anda kaçmak isteseydim kaçardım. Fakat ben Allah’a ve ahiret gününe inanmış bir kimseyim. Cezam ne ise onu dünyada çekmeye razıyım. Hükm-ü ilâhî ne ise tatbik edilir, diyerek gayet soğukkanlılıkla başından geçenleri anlattı.Hazreti Ömer (r.a.) gencin anlattığına göre kısas lâzım geldiğini ve idam edileceğini bildirdi. Genç bu hüküm karşısında gene hiç itiraz etmek şöyle dursun, bir mazeret bile beyan etmeden:— Evet! Şeriatın emri ne ise ben, ona razıyım. Sizin adaletinize de hiç bir itirazım olamaz. Yalnız sizden bir ricam olacak, o da; benim bakmakla yükümlü olduğum bir yetim var. Onun bana teslim edilen altınlarını ben, bahçemde bir yere gömmüştüm. Şimdi onun yerini benden başka kimse bilmemekte, bana üç gün müsaade edin de, o yetimin malını kendisine teslim edip geleyim. Belki huzur-u ilâhîde ma’zur olabilirim, elimde olmadığı için teslim edemedim derim ama, o yetimin dünyada bundan mahrum olmaması için kendisine teslim etmem daha iyi olur, der.Hazreti Ömer— Sen şu anda mahkûmsun, müsaade etmemiz mümkün değildir. Belki kaçarsın, dedi.Genç kaçmayacağına dair söz verip kaçmak istese daha evvel kaçmaya teşebbüs edebileceğini söyledi ise de Halife:— Sizi salıvermemiz imkânsızdır. Ancak bir kefil olursa o zaman bırakabiliriz, buyurdu.Bunun üzerine genç, orada bulunan Ashab üzerinde bir göz gezdirdikten sonra; Ebû Zerril Gıfari hazretlerini göstererek:— Bu zat bana kefil olur, dedi. Bu sefer Hazreti Ömer:— Ya Eba Zerr kefilliği kabul ediyor musun? diye sordu. Ebu Zer (r.a.):— Evet, kefil oluyorum. Bu çocuğun üç güne kadar dönüp teslim olacağına inanıyorum, dedi.Genci serbest bıraktılar, üç gün içinde gidip geri gelmek üzere müsaade isteyerek ayrıldı. Üçüncü gün olunca, ölen adamın çocukları Ebu Zer Hazretlerine: «Ya Ebu Zer! Kefil olduğun adam gelmedi. Kim olduğunu bilmediğin bir kimseye, nasıl kefil oluyorsun. Adam bir kere ölümden kurtuldu, bir daha geri gelir mi?» diyerek Ebu Zer Hazretlerini sıkıştırıyorlardı.Ebu Zer Hazretleri:— Daha üç gün dolmadı. Eğer üç gün dolar, genç de geri gelmezse, şeriatın emri ne ise bana tatbik ediniz, buyuruyor ve kefaletine sadık olduğunu söylüyordu. Ashabı Kiramı bir üzüntü kaplamıştı. Çünkü genç gelmeyecek olursa, Ebu Zer Hazretleri onun yerine idam edilecekti.Hazreti Ömer:— Ya Ebu Zer! Eğer vermiş olduğu zamandan sonra gelecek olsa bile, zamanı gelince emri ilâhîyi tatbik eder, hükmü senin üzerinde infaz ederim, buyuruyordu.Bu arada bazı ashap, babası ölen gençlere diyet teklifinde bulundular. Yeter ki Ebu Zer Hazretleri idam edilmesin, diyorlardı. Fakat onlar, bunu kabul etmiyorlar, babamızın katilinin kanı akmadıkça, buradan ayrılmayız diyorlardı. Bu heyecan kasırgası içinde Medine şehri çalkalanırken, bütün mü’minler neticeyi beklemekte idiler, ki tam bu esnada karşıdan bir adamın olanca kuvvetiyle koşarak yaklaşmakta olduğu görüldü. Bu gelen işte o adamdı. Koşarak Huzur-u Halifeye vardı:— Biraz geç kalmakla sizi belki endişelendirmiş olabilirim ama özür dilerim. Görüyorsunuz ki, havalar sıcak, yolumuz uzak, bir binek atım da yok. Ancak gelebildim. Beni mazur görün, dedi.Orada bulunanlar, hakikaten kendisinden ümit kesildiği bir sırada bir adamın koşa koşa ölüme gelmesini taaccüple karşılamışlardı. Hepsi mü’min dediğin, işte böyle olmalı, gibi sözler söylüyorlardı.Halkın hayret ettiğini gören delikanlı:— Merd olan sözünde durur, mü’min olan ahdine vefakâr olur. ölümden kaçmakla kurtulmak mümkün mü? Ben «dünyada ahde vefa kalmadı» sözünü söyletir miyim? deyip hakkında alınan kararın infaz edilmesini beklediğini söyledi.Ebu Zer (r.a.)’dan tanımadığı bir adama nasıl olup da kefil olmayı kabul ettiği ve bu genci tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, O da şöyle buyurdu:— Hayır; tanımıyordum. Fakat bu hadise İslam halifesi ve birçok sahabe huzurunda oldu. Ben orada bu teklifi kabul etmeyip de: «Alemde- feraset diye bir şey kalmamış» dedirtir miyim? buyurdu. Bunun üzerine kalplerine bir merhamet gelen gençler de, dâvalarından vazgeçtiler ve kısas istemediklerini bildirdiler. Onlara kısas yerine diyet teklif edildi. Diyet beyt-ül maldan verilecekti. Biz de davamızdan vazgeçtik. Diyet de almayacağız. Dünyada insanlık ve cömertlik kalmadı mı dedirtelim mi? dediler ve sırf Allah rızası için davalarından vazgeçtiklerini bildirip, diyet bile almayacaklarını söyleyerek helâllaştılar ve ağlaştılar.
Merhaba.Nasılsınız bugün. Ben perşembeye dolayısı ile dersimin olmadığı güne vardığımız için mutluyum. Şu vakitler çoğumuzun evine döndüğü saatler hadi alın çayınızı kahvenizi sohbet edelim :) Gelelim bugünün konusuna. Bazı bloglarda görmüşsünüzdür.Bitenlerin fotoğrafını çekip tek tek yorumlayıp paylaşıyorlar.Bugün ona benzer bir şey yazacağım bende. Bitmelerinden rahatsız olduğum şeyler ol...
devamını oku15 Ara 2016
....
Bu postu güncellemek istemezdim ama Malesef bir meleği daha kaybettik.Ece Akarsu uzun zamandır Lösemi tedavisi görüyordu.Videolarını ve intsgram hesabında çok şirin güzel içerikleri vardı.Bu ona moral oluyordu.Açıkçası hepimiz iyileşmekte olduğunu düşünüyorduk.Ama oda dayanamamış... Allah ailesine sabır versin...
Az evvel çok acı bir haber aldım. Sergül Kato'nun minik kızı tatlı ve her gördüğümde maşallahları ardarda dizdiğim kızı Efsun melek oldu. Bir kaç gündür ateş ve ishal şikayeti olan Efsun gece hayatını kaybetmiş. Ancak ölüm sebebi kesin olarak bilinmiyor. Duyduğum ilk andan itibaren gözyaşlarım durmuyor. Bir süre önce yeğenim Eyüp Efeyi kaybettik bizde. Neler hissettiğini tahmin edebiliyorum. All...
devamını oku11 Ara 2016
Sevgili Deeptone, Elif ve ne kadar arasamda bulamadığım bir arkadaşım beni mimlemişti. Her zaman ki gibi biraz geç yapıyorum kusura bakmayın. Başlamadan evvel 2017nin 2016 gibi acı olmamasını diliyorum. 1)Kimse mükemmel değildir ama yine de eksikleri düzeltmek mümkün. Huylu huyundan vazgeçmez mi dersin? Yoksa şu huyumu değiştirsem hiç fena olmaz mı? Nedir o huyun? 2017 için kendinde değiştir...
devamını oku10 Ara 2016
Bugün bir sınıfın en arka sırasında oturarak yazıyorum bu satırları. Mutsuzluğuma, eksik hissettiğim günlere bir gün daha ekleyerek yazıyorum. Sanırım ben insanları, onlarda beni anlamayacak. Tutturmuşlar güçlü olmalıyım, ağlamayalım, zayıf görmesinler neye karşı güçlü veya zayıf olmak? Neden ağlarken görmemeliler seni? Sanırım diğerleri aciz birer insan olduğumuzu unutuyorlar. Gözyaşını...
devamını oku7 Ara 2016
Yüreği dayanmayacak arkadaşlardan özür diliyorum ama birşey yapmalıydım. Elim kolum yetişmediği kardeşlerimiz için dünyanın gerçek güçlüleri hiç bir şey yapmıyorken bu kadarını yapmak istedim. Bir kişi bile duysa bu zulmü bana yeter. Bir kişi bile şahit olsa yeter. Belki o zaman sesimiz çıkar. Özür dilerim çocuk elimden bu kadarı geliyor Anlamayan ve izleyemeyen arkadaşlar için açıklayayım...
devamını oku5 Ara 2016
İlk okulda bir gün öğretmenimiz bir hikaye anlatmaya başladı. Bu hikaye denizlerde yüzüp duran balıklarla ilgiliydi. Her birimizin karakterlerine göre balıklar uydurmuştu. Kırmadan bir hikaye yoluyla yanlışlarımızı anlatıyordu. Ben tombul, çok soru soran ve çok konuşan zeki balıktım. Yine o yaşlarda kafayı yiyeceklerle bozmuştum. Dedemin yoğurduna deterjan ve kar yemeği seven bir tanıdığımızın...
devamını oku3 Ara 2016
İyi akşamlar :) nasılsınız bakalım ? Yeni bir yazıyla geleceğim ama şimdi sizlere bir şeyler sormaya geldim. Bazı nedenlerden dolayı G+ hesamını silip yeniden açmam gerekiyor. Böyle yaparsam yorumlar silinir mi? Veya blogumda başka bir soruna neden olur mu? Bunun Hakkı'nda bir bilginiz var mı? İkincisi tasarım okumanızda ne kadar etkili oluyor. Daha kişisel bir tema planım var ve şuan çok değe...
devamını oku29 Kas 2016
Günaydın arkadaşlar. Siz bu yazıyı okuduğunuzda uyanmayı becerebilmişsem soğuk bir Van sabahında okula varıp uyuma pozisyonuna geçmiş bulunmaktayım. Gelelim bu terkediş mektubu başlangıçlı yazının sebebine. Blog için bazı kararlar almak peşindeyim. Daha farklı ve düzenli yeni bir blog dönemine geçmeyi düşünüyorum ve istiyorum. Bu aşamada sizden bazı fikirler istiyorum. Hangi konularda y...
devamını oku27 Kas 2016
Not: Sırayla değil rastgele yazılmıştır.Liste güncellendikçe yeniden yayınlıyorum.
***Güncellendi***
Merhaba blog sokağı sakinleri.Bugün Yapmak istediklerimin bir listesini hazırladım.Aslında uzun süredir düşündüğüm bir yazıydı.Sizin de var mı yapmak istedikleriniz ama yapamadıklarınız.Yorumlarınızı bekliyorum :) 1.Yeniden hayal kurmak.✓ (Yapıldı) 2.Okulu bitirmek yada bırakmak (Okulumdan aşırı derecede nefret ediyorum.Ne şekilde olursa olsun kurtulacağım) 3.Aşık Olmak (Hayatı...
devamını oku25 Kas 2016
Merhaba uzun bir aradan sonra blogda paylaştığım ilk çekiliş postu olacak :) Ama çok beğendiğim sizlerinde beğeneceğini düşündüm hediyeleri var. Keza blogda öyle :) Zaten fotoğraf ve yazı kalitesi çok iyi olan bir blog Ben Bugünlerde :)...
devamını oku24 Kas 2016
Ayrıca dilek listemde bahsettiğim kaktüsü aldım. Aldığımda görecektiniz çocuğuna kavuşmuş anne gibiydim :) Aslında bu kadar mutlu olduğum zamanlarda korkuyorum. Hemen bozulacak diye. Tıpkı cebimdeki paralar gibi mutluluğuda sonra lazım olacak diye kaldırmak istiyorum.
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun
🎵Leonard Cohen - Traveling Light Günaydın hanımlar beyler. Günaydın :) Bugün nasılsınız bakalım :) Nadiren mutlu olduğum günlerden birindeyim. Efenim nasıl mutlu olmayayım. Kpssdeki apartman sorusunu pekte uğraşmadan yaptım. Görünen o ki bir tek ben yapmışım :) Yemin ediyorum sanki birinci olmuş gibi mutluyum. Açıklanan sınavlarda güzel. Acaba ölecek miyim? Çünkü tek güzel şeyler bunun...
devamını oku16 Kas 2016
🎵Ahmet Kaya - Şiire Gazele Merhaba. Nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor? Sınav haftasının sonuna vardık nihayet. Genel itibariyle de idare eder bir düzeydeler. Haftasonuda kpss sınavı var. Yoğunluktan dolayı çevre illerden birine verilmiş sınav yerim. Hakkariye. Merkezi oldukça küçük bir yer. Yapı olarak Van gibi olduğunu tahmin ediyorum bakalım. İnternet'te aradığımda pek bilgiye erişemedim. Bo...
devamını oku10 Kas 2016
Günaydın. 13.00 de bir sınavım var. Hazırlanmadan biraz konuşmak istedim sizinle. Hiç kendinizi Araf'ta hissetiniz mi? Ne yapacağımı bilmiyorum. Gitmeli miyim? Kalmalı mıyım? Ölmeli miyim? Yoksa her şeye rağmen yaşamalı mıyım? Konuşmalı mıyım? Susmalı mıyım? Birini sevmek zorunda mıyım? Sevemez miyim? Isyan edebilir miyim? Her şeyi kabullenmeli miyim? Bilmiyorum işte. Siz biliyor musunuz ?...
devamını oku5 Kas 2016
🎵Chaima Mahmoud (Asha) - İnni Mnih Merhaba nihayet 1 haftanın sonunda yazmak nasip oldu. Benim için çok yoğun bir haftaydı . Sınav haftasına girdik . O yüzden baya stresliyim. Ya yine başaramazsam diye. Bazı günler yeter bu kadar stres babana söyle gitsin okulu uzattığını . Ama fena halde korkuyorum . Üstüne bu ayın 20sinde kpss sınavım var . Onunda sonucundan korktuğumu tahmin edersiniz ....
devamını oku28 Eki 2016
"Hüzün ruhun gözyaşlarıdır... Dinmesi dileğiyle"
"Hüzün ruhun gözyaşlarıdır... Dinmesi dileğiyle" * Daha önce Chopin - Spring waltz adıyla paylaştığım eser aslında Paul de Senneville tarafından bestelenmiş George Davidson tarafından çalınan Mariage d'amour parçadır. Yanlışlığın farkına vardığım an düzelttim. Keyifli günler dilerim...
devamını oku24 Eki 2016
Merhaba çok acil yardımınıza ihtiyacım var.Blogumun trafik kaynaklarında başvurulan url'leri incelediğimde bilmediğim tanımadığım bazı forumlara ve sakıncalı sitelere yönlendiriliyor? Acaba trafik arttırmak amacıyla link verdiğimiz servisler bunlara yol açıyor olabilir mi ?Nasıl çözebiliriz? Bu sorunu daha önce yaşayan veya çözümünü bilenler lütfen yazsın...
devamını oku22 Eki 2016
Merhaba. Nasılsınız? Diye başlarım normalde yazılarıma. Hal hatır sorarım ama bugün ne benim içimden geliyor ne de sizin iyi olacağınızı sanmıyorum. Irmağı hepinizin duyduğunu tahmin ediyorum. 3,5 yaşında küçücük bir kız çocuğu. Komşuları tarafından çok büyük ihtimalle tecavüze uğradı! Ardından öldürüldü. Katili 10 yıldır pedofili hastası olduğunu ve kadınlar ile uzun zamandır birlikte olmadığı...
devamını oku18 Eki 2016
"Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakilere için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız."*
Bir gün Fury(Hitler) Bruno'ların evine akşam yemeğine gelir. Anne ve babası çok heyecanlıdır, çünkü görünüşe göre Fury önemli biridir. O akşam yemeğinden sonra Bruno babasının işinde terfi ettiğini, bu yüzden Out-with (Auschwitz) denen bir yere taşınacaklarını öğrenir. Buna çok üzülür, çünkü oturdukları çevreyi ve arkadaşlarını çok sevmektedir.
Out-with'e taşıdıklarında, eve birçok asker girip çıkmaya başlar. Bruno bundan oldukça rahatsız olmaktadır çünkü askerleri hiçbir zaman sevmemiştir. Her gün bir öğretmen evlerine gelmekte, ablası ve Bruno'ya bazı dersler vermektedir. Öğretmenleri tarih dersine önem verse ve sanat ile okumayı zaman kaybı olarak görse de, Bruno macera kitapları okumayı çok sevmekte ve tarihten nefret etmektedir. Fakat ablası öğretmenleri ve yaşadıkları yerin de etkisiyle, tam bir Naziye dönüşmektedir. Bruno çok yalnızdır, evlerinin çevresinde bir tek ev bile yoktur ancak bahçenin etrafındaki tel örgütlerin ardında hepsi birbirinin aynı çizgili pijamaları giyen binlerce adam ve çocuk vardır. Bruno tüm bunları odasındaki pencereden görmüştür.
Bruno bir gün, okuduğu macera kitaplarının da etkisiyle bahçede bir keşif gezisine çıkmaya karar verir. Tel örgülerin yanı boyunca epey bir yol aldıktan sonra, örgünün diğer tarafında yere çökmüş oturan çizgili pijamalı ve kafası tıraş edilmiş bir çocuk görür. Çocuk çok zayıf ve hayli üzgün görünüşlüdür. Bruno da tel örgülerin kendi tarafına aynı diğer çocuk gibi oturur ve çocukla sohbet etmeye başlarlar. Çocuğun adının Schmuel olduğunu öğrenir. Kısa bir süre sonra Bruno'nun her öğleden sonra tel örgü boyunca yürüyüp yere oturarak Schmuel ile sohbet etmesi bir rutine dönüşmüş, ikisi çok iyi iki arkadaş olmuşlardır. Bazen mutfaktan alıp cebine sıkıştırdığı yiyecekleri Schmuel'e götürmektedir, çocuğun yüzündeki mutluluğu gördükçe kendi de mutlu olmaktadır. Bruno Out-With'e taşınmadan önceki en iyi arkadaşlarını artık o kadar da özlemiyor, hatta isimlerini bile hatırlayamıyordur. Artık en iyi ve tek arkadaşı Schmuel dir.
Zaman geçtikçe çevrelerinde askerlerden başka hiç kimse bulunmadığından yakınmaya başlayan ve böyle bir çevrede iki çocuk yetiştirilemeyeceğini söyleyen Bruno'nun annesi, babasına Berlin'e geri dönmek istediğini söyler. Babası ilk duyduğunda bunu kabul etmese de, sonraları bunun mantıklı bir fikir olduğunu, herkesin orada daha mutlu olduğunu kabul eder. Böylece yeniden taşınma hazırlıklarına başlarlar. Fakat ne var ki Bruno Berlin'e geri dönmeye o kadar da hevesli değildir. Schmuel'den ayrılmak istememektedir.
Taşınmadan bir gün önce, Bruno Schmuel'i görmeye gittiğinde, onu olduğundan daha da üzgün bir halde bulur. Söylediğine göre babası çalışmaya götürülmüş, sonra da geri dönmemiştir. Bunun üzerine Bruno'nun da o çizgili pijamalarla giyerek beraber Schmuel'in babasını aramalarına karar verirler. Fakat saatlerce araştırmalarına rağmen babasından bir iz bulamazlar. Tam Bruno'nun eve geri döneceği sırada askerler etraflarını sarar ve yürüyüşe götürüleceklerini söylerler. İkisinin de yürüyüşün ne olduğu konusunda bir fikri yoktur. Fakat Bruno da Schmuel de o yürüyüşten bir daha geri dönmezler.**
Kaynak:glorrrybooks |
♪Amel Mathlouthi - Naci En Palestina "Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakilere için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız."* Bruno, Almanya'nın Berlin kentinde "Umutsuz Va...
devamını oku15 Eki 2016
♪ Bahadır Sağlam - Kır Papatyası
SATIR ARASI MİM
En Çok Beğendiğim 15 Kitap Mimi
- Çalıkuşu
- Kürk Mantolu Madonna
- Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
- Olasılıksız
- Kardeşimin Hikayesi
- Kâtip Bartleby
- Kırmızı Pazartesi
- Mavi pijamalı Çocuk
- Uçurtma Avcısı
- Satranç
- Alamut
- Sherlock Holmes
- Sırça Saray
- Küçük Kara Balık
- Da Vinci Şifresi
♪ Bahadır Sağlam - Kır Papatyası Merhaba.Nasılsınız efendim bugün. Hafta sonunuz nasıl geçiyor? Bugün yazı günüm.Şükür bugünde elim kaleme varabildi.Kısa kısa yazılarının farklı bir versiyonu gibi olacak bugün. Sizlerle paylaşmak fikir almak istediğim ama bir yazıya oturtamadığım küçük şeyleri yazacağım. Ne diyorsunuz bu konuda ? Sanırım böyle uzun bir yazı olacak şimdiden kusura bakmayın efen...
devamını oku13 Eki 2016
♪ Franz Schubert - Serenade
![]() |
Maximilian Wagner için hayalimde canlanan yüz |
♪ Franz Schubert - Serenade Merhaba.Bugün nasılsınız? Henüz yazı günüm gelmedi ama bugün boş vaktim vardı ve bu kitabında kapağını kapağını kapatalım istedim.Ve bir Zülfü Livaneli kitabıyla daha karşınızdayım. Kitap hakkında yazmaya nasıl,nereden başlasam bilemiyorum. Açıkçası bir sür kafamın içinde hikayeleri toparlayamadım. ;Bu yüzden yorum ne kadar iyi olacak bilemiyorum.Hikayeler diyo...
devamını oku8 Eki 2016
1- Bu yaz okuduğun en güzel kitap?
2- Bu yaz okuduğun sana hayal kırıklığı yaşatan kitap?
3- Bu yaz izlediğin en güzel 3 film?
4- Bu yaz dinlediğin en güzel şarkı?
5- Bu yazı bir kelime ile tarif et?
Merhaba efenim. Harika bir günden hepinize merhaba.Cumartesi hem en sevdiğim gün-kim sevmez ki- hem yazı günüm :) Bugün ne yazsam diye düşünürken sevgili Destino beni mimlemiş.Fırsat bu fırsat bugünün yazısını yazmış olacağım :) O yüzden ayrı bir teşekkürü borç biliyorum kendisine :D Onun yazısı için isminin üzerine tıklayabilirsiniz :) 1- Bu yaz okuduğun en güzel kitap? Şuan farkına vardım...
devamını oku1 Eki 2016
iyi geceler :) nasılsınız? Neler yapıyorsunuz? Ben dünya gayeleri ile uğraşıyorum bu aralar bakalım sonum ne olacak. Son yazımda her cumartesi yazı günüm demiştim ertesi güne 2 saat kalmış olsa dahi sözümü tutmak istedim. Ben Van depreminden sonra Kocaeliye gitmiştim. Depremden kurtulmuş, ilk defa yatılı okulda kalan 18 yaşında psikolojileri yerinde olmayan çocuklardık. Öğretmenler üzerimize...
devamını oku28 Eyl 2016
Tam 20 gündür zinciri kırmadan yazı paylaşıyorum. Amma velakin okulum var. Mecburen yeni bir hedef koyup yeni bir zincir oluşturacağım. Bundan sonra her Cumartesi yazı günüm :) Hergün yazı yazmayı bende sizde sevmiştiniz ama umarım bunu da hallederiz :) Birde aranızda Melodram hakkında birşey bilen var mı? Kendisine hiçbir yerden ulaşamıyorum. Ve çok endişeleniyorum. Değerli bir insan beni...
devamını oku27 Eyl 2016
Peki neden? Hemen araştırdım. Uzmanlara göre Çocuklarda motivasyon yerine onaylanma ihtiyacı doğuruyormuş. Bunun yerine yaptığı şeyi vurgulayarak ama abartmadan cevaplamanız özgüvenlerini arıyormuş. Ayrıca bu övgüleri ödül olarak sunmamamızı bunların zaten ebeveynlik görevimiz olduğunu belirtiyorlar. Aksi halde bir ödül olarak uygulamaya kalkarsak aradaki ilişki otomatik bir hale dönüşüyor, her iyi yaptığı şeyde övgü ve takdir etmenizi bekler hale gelecek. Bu yüzden başaramayacağını düşündüğü şeylere yaklaşmayacak bile.
Övgüyü gerektiği yerde gerektiği zamanda yapmamızı, salt olumlu yada salt olumsuz davranışlara odaklanmamamız öneriyorlar. Yaptığı şeyin ayrıntılarına dikkat etmeli ona bunu belirtmeliymişiz.Örneğin
Bana eline sağlık demen çok hoşuma gitti.
Resmindeki renkleri çok güzel seçmişsin gibi.
Geliştirmek istediğimiz konularda daha fazla geri bildirim daha iyi sonuç almayı sağlıyormuş. Örneğin verilen sorumlulukları yerine getirmesini geliştirmek istiyoruz - gerçi yönlendirme de yapılmamalıymış ama o başka yazının konusu olsun - o zaman bu konuda daha fazla olumlu geri bildirim yapabiliriz. Bunu kolaylaştırmak için sorumlulukları bölmeyi deneyebiliriz. Örneğin odasını toplamasını değil önce oyuncakları toplamasını istemeli. Övmeli ardından yeni bir sorumluluğu teklif etmeliyiz. Süreç böyle işliyor :)
Gerçi yine aynı yazının son paragrafında yazdığı cümlede mantıklıydı. Bizler aferinle büyüdük kötü mü olduk diyordu :) Benim anladığım kadarıyla yazdım. Eksik veya yanlışım varsa lütfen bana yazın :) sabır taşı annelerimizi tebrik ediyorum.
Sevgilerle..
Not: Çok fazla -mış -muş kullandığımı biliyorum. Ancak benimde sonradan öğrendiğim bir konu olduğu için mecburen kullanmak zorunda kaldım.
Merhaba. Bugün Nil Karaibrahimgil'in eski bir köşe yazısına denk geldim. Hürriyet kelebek ekinde yazıyor kendileri. Bilenleriniz vardır. Kendisinin Aziz Arif adında bir oğlu var. Yazısında oğluyla bir anısından bahsediyordu. Bir cümle dikkatimi çekti. Çocuklara aferin denilmemeliymiş meğerse. Peki neden? Hemen araştırdım. Uzmanlara göre Çocuklarda motivasyon yerine onaylanma ihtiyacı doğuruyor...
devamını okuHakkımda
29 yaşında amacını arayan,hayal kuramayan insan kişisi ve henüz iş bulamamış üniversite mezunuyum. Yemek yapmayı,fotoğraf çekmeyi,dinlemeyi ve tasarım yapmayı dünyamda ne varsa hemen hemen her konuda buraya yansıtıyorum bu yüzden ismi Aslıhan'ın Dünyası. Dünyama hoş geldiniz..
popüler yayınlar
- 11.11.2021 | YİRMİYEDİ
- E-KİTAP İNDİRME | 2021 GÜNCEL LİSTE
- Neden Ambalajlı Süt?
- BİR VANLININ GÖZÜNDEN 1 | VAN ŞİVESİ
- 8.11.2017 | Günlerden Sonra
- Saklama Rehberi
- ÜCRETSİZ HAFTALIK PLANLAYICILAR
- Alo.. alo... Buralarda biri var mı?
- KONUK YAZAR | ŞİİRLERİM - DUDU ALTINTAŞ
- Şişman Olmak 2 | Mutlu Şişman Kadınlar