29 Haz 2015

ÇEKİLİŞ DUYURUSU

Ve sonunda çekilişin sonuna geldik. 30 Haziran 23.59'a kadar başvurular devam ediyor.Sonrasında 1 hafta içinde sonuçlar açıklanacak.Ben yazlıkta olduğum ve mobil internetim olmadığı için aksilikleri önlemek adına yorum izinlerini 1 haftalığına kaldırıyorum.Ayrıca başvuruların altına katılım hakkı sayısını yazıyorum.İtirazı olanlar varsa bana ulaşsınlar lütfen.Kimsenin hakkının geçmesini istemiyorum.

Görüşmek üzere...

devamını oku
PAYLAŞ:

17 Haz 2015

MANKEN DEĞİL BLOGGER'LAR

Merhaba kızlar Esin Övet'in bugün ki yazısı oldukça dikkat çekici.Sizlerin de okumasını istedim.Yazı bloggerlar hakkında aslında moda blogları hakkında ama genel olarak bloggerları kapsayan çıkarımlar da yok değil.

...
HANİ Fuse Tea’nin reklamında kızını istemeye gelen damat adayına “E oğlumuz ne iş yapıyor?” diye soran baba “Ben gurmeyim efendim” cevabını alıp “Ooo çok iyi çok iyi” deyip beklenen soruyu soruyor ve “Gurme nedir?” diyor ya. İşte blogger mesleği de tam böyle. Kimse bilmiyor ne iş yaptıklarını, nasıl para kazandıklarını. Hatta “Ne iş yapıyorsun evladım?” diyenlere mesleklerini tam anlatamayan blogger’lar, “Buse Terim’in işi var ya, işte ondan yapıyoruz” yanıtını verdiklerini söylüyorlar. Blog’un bu topraklarda ünlü olmasının nedeni kesinlikle Buse Terim’dir. Yani blog nedir, ne değildir bilmeyenler için Buse Terim imdada yetişti ve açtığı blog’uyla çıktı ortaya. İşte o gün bugündür blogger’ların sayısı da hızla arttı. 
Benim gibi bu mesleğe yıllarca gönül vermiş birçok gazeteci blogger’lara pek bir burun kıvırıyoruz. Ama kimlere mi? Takipçi ve like satın alıp insanları kandıranlara. Kıvırmaya da devam edeceğiz. Çünkü sosyal medya ortamında sahne takipçi ve like çok fazla. Onu ayırt etmek gerekiyor. Onun dışında tabii ki blogger’ları es geçmek imkânsız. Çünkü çok kabul görüyorlar. Her türlü kaprislerine “Eyvallah” deniyor. Onlar da gayet güzel yiyorlar, içiyorlar, geziyorlar, dolaşıyorlar, bir de üstüne para kazanıyorlar.
FİYATLAR DEĞİŞİYOR
EN son Alaçatı seyahatlerimden birinde size yemek blogger’larından bahsetmiştim. Bu sefer de moda blogger’larını yakaladım. Ama maşallah bu kızların hepsi manken gibi. Yani eskiden olsa kesin çıkardığımız haftalık dergilere kapak yapardık.
Onlar kendi modelliklerini kendileri yapıyor. Moda dünyası 3-5 yıldır bu blogger’ları pek çok konuşur oldu. Özellikle Fashion Week döneminde sürekli masaya yatırırız. Çünkü maşallah kaprisleri bitmiyor. Düşünün ben gazeteci camiasında böyle kaprislere daha rastlamadım. Kaprisliler, ukalalar, Vogue’nin kraliçesi Anna Wintour’un bile yanında oturmalarından rahatsız olduğu ama artık onlardan kurtuluş yok.
Artık blogger’lar her yerdeler. Blog’larında ya da kendi Instagram hesaplarında bin 500 TL’den başlayıp 3 bin TL’ye kadar fotoğraf paylaşıyorlar. Takipçi sayısına ve bilinirliliğe göre 4 bin TL ya da 6 bin TL alan var. Marissa, Offne giysem, Nilertürknoktanet, stylboom, gardrobgurusu, modavesosyete, modatutkusu, endlessblue, duygusenyürek, aysstyle gibi uzayıp giden moda blogger’ları var.
Bankacılıktan blogger’lığa
DUYGU Şenyürek’le Alaçatı’da tanıştım. Bazı beach ve otellerle anlaşma yapmış. Birçok ünlü firmayla da çalışıyor. Duygu aslında daha önce bir memurmuş. Ziraat Bankası’nda memurluk yaparken blog olayını keşfediyor ve hızla moda dünyasına giriş yapıyor. Şimdi 80 binin üzerinde takipçisi var. Ve hızla da arttığını söylüyor. Evli ve 1 çocuğu var. Instagram’da kendi modelliğini kendi yapıyor. Bikini de tanıtıyor beach’de anlayacağınız. “Ben genellikle 1500-2 bin TL alıyorum. Bazen çok yeni başlayan birileriyse 750 TL de aldığım oluyor” diyor. Yani anlayacağınız Duygu işlerini çok ciddi oturtmuş ve iyi bir kazanç elde ettiğini belirtiyor.
Bikini tasarlıyor
ESRA Demir aslında bir tasarımcı. Ev kadınlarına bikini ördürüyor ve onları satıyormuş. Vakkorama’ya mail atıp tasarımlarını yollamış. Anlaşma yapmış, tüm mağazalarda kendi tasarımları satılıyor. Instagram’dan da satış yapıyor. Başka bir işle uğraşmayan Esra tüm kazancını sosyal medya üzerinden yaptığını söylüyor. Kendi modelliğini kendi yapıyor.
‘Ben çok kazanmıyorum’
AYSUN Karaalioğlu hesaplarında seksi olmamaya özen gösteriyor. Daha sevimli bir karakter sergilemek istediğini anlatıyor. Takipçileri ona öyle alışmış. Bazı isimlere göre daha az kazanıyormuş. Kendi özel fotoğrafçısı var. Onunla çalışıyor. Gün boyu birkaç kombinle ciddi moda çekimi yapar gibi çalıştı. “Çok kazanmıyorum. Başka bir işte daha çalışmam gerekiyor” diyor.
KAPRiSLERİ BİTMİYOR
PEKİ neden kapris yapıyorlar? Herkes blogger’ların kapris yaptığını konuşuyor. Ama onlarla çalışmaktan da vazgeçemiyorlar. En başta fikrimi söylemem gerekirse, sahte takipçi ve like alan çok blogger olduğu için onu çok iyi ayırt etmek gerekiyor. Boşuna kapris çekmeyin yani. Verdiğiniz para da çektiğiniz kapris de boşa gidiyor benden söylemesi...
Yaptıkları kaprislerden bazıları
- Bu köy yumurtası değilse sakın önüme getirmeyin.
- Ben sadece Business uçarım.
- Gün içinde 5 fotoğraftan başka paylaşım yapmam.
- Beni bilmem kimle sakın bir araya getirmeyin.
- Özel şoförlü araba isterim.
- Davette en ön masada olmalıyım. Defilede en ön sırada oturmalıyım. Yoksa gelmem, sizin için kötü yazarım.
- Bilmem kaç takipçim var, ne kadar ciddiye alınıyorum biliyor musun? Şimdi ben bu otelin berbat olduğunu yazarsam kimse gelmez ona göre.
...
Bazı bloggerlar bezdirmiş demekki :)
Not:Yazı Habertürk web sayfasından direkt alınmıştır.Hiçbir değiştirme veya düzeltmede bulunulmamıştır

devamını oku
PAYLAŞ:

11 Haz 2015

MİM || BEN KÜÇÜKKEN

Sevgili Şule Uzundere beni mimlemiş.Ben çocukluğunu kimi zaman çok özleyen kimi zaman çocukluğundan nefret eden biri olduğum için oldukça ilginç bir yazı olacağından emin olabilirsiniz.

Ben küçükken anneannemlerin bahçesinde büyük bir iğde ağacı var.Bahçenin daha kapısından girer girmez kokusu burnuma dolar mest ederdi.O ağacın gölgesinde oturmayı da çok severdim.Canım dedem ölünce kestiler.Bende o evi artık o kadar çok sevemedim.

Ben küçükken sütlaç anneanne demekti.İnekleri vardı.Biz gittiğimizde tepsilerce sütlaç yaparlardı.Bizde dönene kadar bitirirdik.Dede ise tandır ekmeğinde Van peyniriydi. Lokmalarım bir tek o evde sayılmadı.Çok severdim o eve gitmeyi.

Ben küçükken kulak zarım zarar gördüğü ve bademciklerimde bir sorun olduğu için çok az duyuyordum ve yemek yemiyordum.Bu durum 8 yaşına kadar sürdü.Duymaya başladım ve hızla kilo aldım.Gerçi kulaklar 5-6 yılda bir kötüleşiyor.

Ben küçükken televizyonda alt-yazıda telefon zili satılırdı.Onları not eder bir gün telefon alırsam istediğimi satın alırım derdim :D

Ben küçükken intikam almayı çok severdim.Böyle karışan bağıran çimdik atan mı oldu hemen plan yapardım.Bir köye misafirliğe gitmiştik.Ev sahibi kadın kar yemeyi çok seviyormuş.Köyde dağa yakın olunca toplar toplar tencereye koyarmış.Bilmem ne yaptı da beni sinirlendirdi karın içine tütün kolonyasını döküverdim.Kolonya çökünce anlamamış kadın yemiş.Zehirlenmişti ama Allah'tan çok kötü bir şey olmadı.

Ben küçükken kitap okumayı çok severdim.Birde yarışma programlarını çok severdim.özellikle kim milyoner olmak ister? tabii adı Kim 500 milyar isterdi o zamanlar Bilmem hatırlar mısınız? Birde pasaparola vardı.

Ben küçükken yaşıtım yoktu etrafımda ya küçüklerle takılır ya büyüklerin peşinde gezerdim.Hainler almazdı beni aralarına.

Ben küçükken başarılı bir öğrenciydim.Her başarımda bir söz aldım ailemden.Kiminde yeni bir kitaptı.Kimi bir bilgisayar.hiçbiri olmadı. Bilgisayar seneler sonra eve artık lazım olduğundan geldi.

Ben küçükken saklambaç oynardık.Ne saklanabilir ne bulabilirdim.Aslında hiçbir oyunu beceremezdim.Elimden geldiğince uzak dururdum bende.

Ben küçükken çok zordu hayatım.Şimdi sahip olduğum şeylerin çoğu o zamanlar hayal dahi edilemezdi.Şimdi şükrediyorum.Hayatın değerini şükretmeyi daha iyi anlıyorum.

Bende hala cevaplamamış olan tüm arkadaşlara paslıyorum mimi.


devamını oku
PAYLAŞ:

9 Haz 2015

REKLAMLARDAN KURTULABİLİRSİNİZ

Merhaba bugün sizlere İnternet sitelerinde ayrıca youtube benzeri sitelerde videoların başında çıkan reklamlardan kurtulmanın yöntemini göstereceğim.Aslında bu yöntemi bir sürü insan uyguluyor.Ama bilmeyenler illa ki vardır diyerek anlatmaya geçiyorum.

Yöntemimizin adı; AdBlock - AdBlock Plus


Adblock Plus (ABP), web tarayıcıları için geliştirilmiş ücretsiz bir eklentidir. Temel amacı web siteleri içinde bulunan reklamların engellenmesidir. Wladimir Palant tarafından geliştirilmiştir.Adblock Plus ile flash içerikler, çerçeveler(iframe) ve betikler engellenebilir.

Bu eklentiyi kurmak oldukça kolay buraya tıklayarak chrome eklenti sayfasından kurabilirsiniz.

Bu arada devam eden çekilişime beklerim :)

devamını oku
PAYLAŞ:

7 Haz 2015

İLK ÇEKİLİŞİM

Merhaba kızlar uzun zamandır çekiliş yapmak istiyordum. Blog nihayet 100 hatta 101 kişi olunca bende çekilişimi yapmaya karar verdim.Yedinin uğurlu sayım olmasından mütevellit bugünü seçtim.Çok fazla hediye veremiyorum kusura bakmayın.Nasip olursa sonraki çekilişler de daha güzel hediyeler olacak.Yine de kendim de kullandığım ve memnun kaldığım ürünlerden seçtim :) Hediyeler şu şekilde;


*Sonsuz yayınlarından "Şah Mat"
*Defter,sticker,Renkli kalemler
*Arko nem Canlandırıcı Bakım Kremi(Yoğurt&Böğürtlen)
*Garnier Saf&Temiz 3'ü 1arada
*Palmolive Body Butter Kahve Hazzı Duş Jeli
*Schwarzkopf Million Gloss (250 ml) 
*Bir kaç sürpriz :)

Hediyeler bu şekilde sıra geldi şartlara;

Tek bir zorunlu şartım var oda GFC ile takip etmeniz.

Ek hak isterseniz;

G+da paylaşmanız +1 hak
Twitterda Takip edip paylaşmanız +1 hak (tık tık)
Facebook sayfamı beğenip paylaşırsanız +1 hak (tık tık)
İnstagram hesabımı takip edip paylaşırsanız +1 hak (tık tık)
Blogunuz da paylaşırsanız +2 hak 

Bunların tamamını yaparsanız toplamda 7 hakka sahip olacaksınız.Yorum olarak Gfc adınızı,Paylaşım linklerinizi ve mail adresinizi bırakmayı unutmayın ki kontrolleri tam sağlayayım ve kazanana ulaşabileyim.Çekiliş 30 Haziran akşamına kadar sürecektir.Birkaç gün içinde açıklanacaktır.Kargo benim tarafımdan karşılanacaktır.Lütfen paylaşımlarınızı 30 hazirana kadar kaldırmayınız.Kaldıranları tespit edip çekilişe katmayacağım 

Hepinize bol şanslar...





devamını oku
PAYLAŞ:

4 Haz 2015

100 KİŞİ TAMAM

sonunda yüz kişi olduk hanımlar. Birkaç gün içinde ürünleri tamamlayıp başlatacağım inşallah :) bir konuda kararsızım. Hangi markanın hangi ürününü ya da hangi Kitabı istersiniz veya önerirsiniz. Cevaplarınız benim için çok önemli bekliyorum. Görüşmek üzere...

devamını oku
PAYLAŞ:

3 Haz 2015

YAZ DİZİLERİ BAŞLIYOR

Merhaba kızlar bugün konumuz;

Yazın geldiğinin 2. habercisi bazısını çerez niyetine izleyip bitirdiğimiz yaz dizileri başlıyor.1. tabii ki bir Serdar Ortaç'ın albüm yapması :D Bu sene diziler önce davrandı ama...

Evet hazır mısınız? İşte ilk dizimiz


Beş kardeş geri dönüyor.Yayından kaldırılan 'Beş Kardeş' dizisi haziran ayında yeniden ekrana gelecek dizinin çekimleri geçtiğimiz günlerde başladı. Özellikle müziklerini çok beğeniyordum.Kadrosu da çok sağlamdı.Kısaca konusunu anlatacak olursak;
İstanbul'da bir konakta yaşayan 5 kardeşin birbirinden farklı hikayesi.Her birinin ayrı güzel sımsıcak orijinal hikayeleri var.


Aslında Açelya Topaloğlu'nu Can Yaman'a pek yakıştırmasam da senaristlerinden biri Nehir Erdem :) Evet evet çoğumuzun tanıdığı tatlı yazarımız hani Deli Divanenin yazarı olan :D Kısaca konusunu anlatacak olursak;

Laz kızı Defne Aras teknolojinin güçlü patron Yamanın yanına işe girer.İkisinin tamamen zıt kutuplarda olması ile çıkacak tartışmalara ailelerinin girmesiyle iyice cümbüş haline gelecek.Tam bir Nehir Erdem hikayesi :D



Bak en sevdiğim çift bunlar oldu.Acayip uyumlular bence Adam yakışıklı Kadın güzel.Bildiğimiz sevdiğimiz hikayeler ama bu sefer diziye uzman eli değmiş.Yapımcılığını 1 Erkek 1 Kadın’ın yapımcısı Müge Turalı üstlenmiş.Özellikle Barış Arduç'u izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum :D Kiralık Aşk dizisinde fakir ama gururlu Defne ile zengin ve gururlu Sinan’ın aşklarını izleyeceğiz. Sinan’ın ailesi çok zengin ancak o kendi parasını kendi kazanma niyetinde arkadaşları ile girdikleri ayakkabı işinde oldukça başarılılılar. Defne ise babasını kaybetmiş güzel bir kız Defne, ailesinin geçimini garsonluk yaparak kazanmakta. Sinan ile de çalıştıkları restoranda karşılaşan Defne bakalım Sinan’ın 6 aylık aşk teklifine nasıl bir yanıt verecek.



Ve son dizimize geldik.En çok merak ettiğim dizi bu oldu.oldu. Cahit Gök'ü çok severim.Onun olduğu yapımlar bana daha samimi geliyor.Eee absürd dizileri de severim.Fragmanda mahalle dizisi sanıyorsunuz.Ancak oldukça orijinal bir konusu var;

“Tutar Mı Tutar”, “eski Yeşilçam filmleri” tadında ve “mahalle dizileri” sıcaklığında absürd bir mahalle komedisi. Dizinin hikayesi, iki yakın arkadaşın, bir gün uyandıklarında kendilerini bir dizinin başrol karakterleri olarak bulmalarıyla başlıyor. Bu iki yakın arkadaşın, başrolünde yer aldıkları diziden kurtulmaya çalışırlarken, mahalledeki karakterlere gittikçe; aşk, aile, dostluk gibi sımsıcak ilişkilerle bağlanmalarıyla da hikaye gelişiyor.

Benim bu yaz izlemeyi düşündüğüm diziler bunlar siz neler düşünüyorsunuz ?

Sevgilerle...








devamını oku
PAYLAŞ:

2 Haz 2015

KARDEŞLER ARASI İLİŞKİ | EŞİT DAVRANMAK ADİL DAVRANMAK DEĞİLDİR

Bir insanın her kese eşit davranması adil davrandığı anlamına gelmez. Hem ne kadar eşit davranmaya çalışırsanız çalışın birilerinden bunun adil olmadığı ile ilgili serzenişler duyarsınız. Bu durum hayatın her alanında geçerlidir. Kadın ile erkek arasında eşitlik değil adalet aranmalıdır. İkisi aynı değiller. En azından erkekler doğum sancısı çekmeyene kadar. Ya da Ya da bir öğretmen zengin, fakir bütün öğrencilerine eşit davranamaz. Yaşam standartları gibi ders çalışma düzenleri de farklıdır bu öğrencilerin. Eşitlik ve adiliğin farkının daha anlaşılabilir olması açısından bir örnek vereyim;

Diyelim ki ikimize de günlük 1 simit veriyorlar. Sen 1 simitle doyuyorsun ben yarım simitle. Sen sadece doyuyorsun, ben ise her gün yarım simit biriktiriyorum. Ve hatta biriktirdiklerim ile üste çıkıyorum. Ne oldu şimdi? Eşitiz ama bu hiç de adil değil. Yani ne oldu; hepimiz eşitiz ama bazılarımız daha eşit



Konu kardeşler arası ilişkilere gelince durum daha çok zorlaşıyor. Aileler kendilerini çocuklarına eşit olmaya programlamış gibiler. Aslında çocuklara aynı davranmak zorunda değilsiniz. Ama ihtiyacı olduğu şekilde davranmak zorundasınız. Yine bir örnekle anlatmak gerekirse;

Ali ve Ayşe ikiz kardeşler. Ali çok hareketliyken Ayşe daha sakin bir çocuk olsun. İkisini de aynı fiyatta aynı marka ve aynı model ayakkabılar alalım. Ali'nin ayakkabıları büyük ihtimal daha önce eskiyecekti. Aliye yeni bir ayakkabı gerekirken büyük ihtimal Ayşe'nin gönlü kalmasın diye ona da alırız. Artık Ayşe'nin 2 ayakkabısı Ali'nin ise tek ayakkabısı var.

Sadece maddi anlamda değil. Çocuklara manevi anlamda da adil davranmak gerekiyor.Aslında manevi anlamda adil olmak daha önemli.O an çocuğunuz sizden ne istiyorsa onu vermelisiniz. Yine ve yeniden bir örnek daha vereceğim;

Mete 10 yaşında Batu ise 7 yaşındadır. Mete okulda sabahçı öğrenci iken Batu öğlenci öğrencidir. Sabah abisi okulda iken Batu annesine soruyor.
“Anne beni seviyor musun?”
“Seni de seviyorum abini de seviyorum.”
Aslında Batu'nun duymak istediği annesinin onu sevdiğiydi. Abisi orada değilken annesi eşit davranmak zorunda değil.


Meseleyi anlatabildiğimi umuyorum. Zaten araştırdığınız zaman pedagog ve sosyologların da bunu önerdiğini göreceksiniz.

devamını oku
PAYLAŞ: