"Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakilere için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız."*
Bir gün Fury(Hitler) Bruno'ların evine akşam yemeğine gelir. Anne ve babası çok heyecanlıdır, çünkü görünüşe göre Fury önemli biridir. O akşam yemeğinden sonra Bruno babasının işinde terfi ettiğini, bu yüzden Out-with (Auschwitz) denen bir yere taşınacaklarını öğrenir. Buna çok üzülür, çünkü oturdukları çevreyi ve arkadaşlarını çok sevmektedir.
Out-with'e taşıdıklarında, eve birçok asker girip çıkmaya başlar. Bruno bundan oldukça rahatsız olmaktadır çünkü askerleri hiçbir zaman sevmemiştir. Her gün bir öğretmen evlerine gelmekte, ablası ve Bruno'ya bazı dersler vermektedir. Öğretmenleri tarih dersine önem verse ve sanat ile okumayı zaman kaybı olarak görse de, Bruno macera kitapları okumayı çok sevmekte ve tarihten nefret etmektedir. Fakat ablası öğretmenleri ve yaşadıkları yerin de etkisiyle, tam bir Naziye dönüşmektedir. Bruno çok yalnızdır, evlerinin çevresinde bir tek ev bile yoktur ancak bahçenin etrafındaki tel örgütlerin ardında hepsi birbirinin aynı çizgili pijamaları giyen binlerce adam ve çocuk vardır. Bruno tüm bunları odasındaki pencereden görmüştür.
Bruno bir gün, okuduğu macera kitaplarının da etkisiyle bahçede bir keşif gezisine çıkmaya karar verir. Tel örgülerin yanı boyunca epey bir yol aldıktan sonra, örgünün diğer tarafında yere çökmüş oturan çizgili pijamalı ve kafası tıraş edilmiş bir çocuk görür. Çocuk çok zayıf ve hayli üzgün görünüşlüdür. Bruno da tel örgülerin kendi tarafına aynı diğer çocuk gibi oturur ve çocukla sohbet etmeye başlarlar. Çocuğun adının Schmuel olduğunu öğrenir. Kısa bir süre sonra Bruno'nun her öğleden sonra tel örgü boyunca yürüyüp yere oturarak Schmuel ile sohbet etmesi bir rutine dönüşmüş, ikisi çok iyi iki arkadaş olmuşlardır. Bazen mutfaktan alıp cebine sıkıştırdığı yiyecekleri Schmuel'e götürmektedir, çocuğun yüzündeki mutluluğu gördükçe kendi de mutlu olmaktadır. Bruno Out-With'e taşınmadan önceki en iyi arkadaşlarını artık o kadar da özlemiyor, hatta isimlerini bile hatırlayamıyordur. Artık en iyi ve tek arkadaşı Schmuel dir.
Zaman geçtikçe çevrelerinde askerlerden başka hiç kimse bulunmadığından yakınmaya başlayan ve böyle bir çevrede iki çocuk yetiştirilemeyeceğini söyleyen Bruno'nun annesi, babasına Berlin'e geri dönmek istediğini söyler. Babası ilk duyduğunda bunu kabul etmese de, sonraları bunun mantıklı bir fikir olduğunu, herkesin orada daha mutlu olduğunu kabul eder. Böylece yeniden taşınma hazırlıklarına başlarlar. Fakat ne var ki Bruno Berlin'e geri dönmeye o kadar da hevesli değildir. Schmuel'den ayrılmak istememektedir.
Taşınmadan bir gün önce, Bruno Schmuel'i görmeye gittiğinde, onu olduğundan daha da üzgün bir halde bulur. Söylediğine göre babası çalışmaya götürülmüş, sonra da geri dönmemiştir. Bunun üzerine Bruno'nun da o çizgili pijamalarla giyerek beraber Schmuel'in babasını aramalarına karar verirler. Fakat saatlerce araştırmalarına rağmen babasından bir iz bulamazlar. Tam Bruno'nun eve geri döneceği sırada askerler etraflarını sarar ve yürüyüşe götürüleceklerini söylerler. İkisinin de yürüyüşün ne olduğu konusunda bir fikri yoktur. Fakat Bruno da Schmuel de o yürüyüşten bir daha geri dönmezler.**
E-kitap indirirken bu kitabı da indirdiğimin farkında değildim.Kütüphane'de dikkatimi çekince okumaya başladım.Kapağı Yahudi'lerin toplama kamplarına alındıklarında zorla giydirilen kıyafetler gibi yapılmış.Bir yandan çok sade diğer yandan yankı uyandırıcı yani.Çocuk kitabı-esasında pek çocuk kitabı sayılmaz- olunca çabucak bitti.Kendisi ne kadar kısa olsa da etkisi bende uzun sürdü.Çünkü tevâfuk Serenad ile aynı dönemde okumuş bulundum. Aslına bakarsanız tevâfuklar devam etti.Kitap için fotoğraf çekerken bir baktım ki Hanzala'nın bulunduğu dergi de hemen kitabın yanı başında...Birinin kolunda ki işaret gün geliyor diğerinin sırtına saplanıyor...
Hanzala'da tıpkı Bruno ve Schmuel gibi hep 10 yaşında kalacak.
Aklım almıyor böylesine acı çekmiş bir toplum nasıl aynı acıları başka bir topluma çektirebilir ki. Bir kez daha farkına varalım Savaşlarda en büyük acıları hep çocuklar çekiyor. Onlara anne ve babasının hatta küçük kardeşinin ölüm nedenini açıklayamıyorsun.Onların temiz dimağları ve mantıkları bir insanı öldürmeyi kabul etmiyor.Açıkçası benim de kabul etmiyor.Bir insanı dini,dili,ırkı yüzünden öldürmek kendi üstün görmek hangi mantıkla kabul edilebilir ki...
Okumanızı kesinlikle öneriyorum. En büyük hayali kaşif olmak olan Bruno'yu seveceğinize eminim.Ama kitabın sonunda bu daha çok üzülmenizi sağlayacak şimdiden uyarayım. Kısa bir kitap olduğu için spoiler vermeden bilgi vermek zor ancak kesinlikle okumanıza değecek.
Ayrıca Kitap 2008'de sinema filmi'ne uyarlanmış.Büyük ilgi gören film unutulmaz filmler arasına girmiş.Ben henüz izlemedim ama bu yazıdan sonra izlemeyi düşünüyorum.İşte böyle dostlar...
Cumartesi görüşmek üzere...Sevgilerimle
Kaynak:glorrrybooks |
*Arka Kapak Yazısı
**Alıntı