31 Ara 2016

MİM |Geriye Bakış 2016 & 2017'den Neler İstiyorsun?



Merhaba. Nasılsınız bakalım? Ben bilmiyorum nasıl hissettiğimi. Yepyeni bir yıl başlıyor değil mi? Yeni dileklerim, umutlarım olmalıydı. İşte o iş öyle olmuyor. Sadece takvimde bir sayı artıyor. Saat 00.01 olduğunda hayat kaldığı yerden devam ediyor. 

Geçen 1 yıla baktığımda ilk gördüğüm yaşadığımız acılar oluyor ister istemez. Terör saldırıları, darbe, çocuk istismarı, kadına şiddet, akla mantığa uymaz yasa tasarıları. Sadece bizim acılarımız da değil. Arakanlı çocuğun feryatları, Haleplilerin zor halleri... 

Ardından kendime bakıyorum. Okulu uzatmam, doğru düzgün yazamamam, elimi attığım herşeyin kuruması, planladığım hiçbir şeyi yapamamam, bitmeyip katlanan sinirim, acılar... 

Ama bu yıl hep kötü mü geçti hayır birçok güzel hadise yaşadım. Mesela özellikle blogda bir çok değerli arkadaş edindim. Konuştuk, hediyeleştik, dertleştik... Anları paylaştığım her bir arkadaşıma teşekkür ederim. Mesela Zoka, hayatta kendi seçtiğim kardeşim diyorum artık ona. Çok akıllı, çok değerli, çok tatlı arkadaşım iyi ki varsın. Sonra senden benden bizden, ablası gibi hissediyorum kendimi. Çok zarif, çok güzel maşallah çok düşünceli arkadaşım benim sende iyi ki varsın. Sonra Kerimem, ona ayrı bayılıyorum kızı eloşa ayrı. İkisini de çok seviyorum ana kız iyi ki var. Tabii ki Mayısım, öğreticiliği, tatlılığı, sende iyi ki varsın Birtanem. Sonra Saliha, Deeptone, Büşra, destino, Değmesin yağlı boya ve diğer değerli arkadaşlarım hepiniz çok değerlisiniz. Ayrıca Gazeteci N.G ye yaptığınız her şey için çok teşekkür ederim. İyi ki sizi takip etmiş ve yazmışım efendim.  İyi ki varsınız 

Güzel yazılar yazdım ama sayılarını tutmak pek bana göre değil :) güzel yorumlar aldım ve yazdım. Tüm bunlar içinde sebep olduğunuz için ayrıca teşekkür ederim. 

Gelelim 2017'den ne istiyorsun? Aslında 2017de Allah'tan ne istiyorum? 

İlk olarak insanlığın mutlu huzurlu barış içinde yaşamasını istiyorum. Artık kimse acı çekmesin...

Artık değişmek istiyorum. Olmak istediğim gibi biri olmak istiyorum. 

Hayırlısıyla bir meslek sahibi olmak istiyorum. Bu bir çok şeyin başlangıcı olacak. 

Hayırlısıyla okulu daha fazla uzatmadan bitirmek istiyorum. 

Hayırlısıyla yeni bir ev, şehir, yaşam  istiyorum. Uzun zamandır hayalini kurduğum bir istek bu. 

Tüm isteklerim bu kadardı. İnşallah hepimizin iyi dilekleri bütün dilekleri gerçekleşir. Hepimiz çok mutlu huzurlu ve sağlıklı bir yıl geçiririz :) 

Seneye görüşürüz. 





devamını oku
PAYLAŞ:

30 Ara 2016

YILBAŞI ÇEKİLİŞİ | KİTAP(8 OCAK SON GÜN)

Merhaba arkadaşlar :) Bugün nasılsınız bakalım?  Baktım ki 2017 kapıya dayandı, herkes hediyeleşiyor canım çekti benim de :) Gerçi keşke bunu yıl başı gelmeden yapsaydım aman artık 2017 ilk haftası olacak :)) Zaten amaç yılbaşını kutlamak değil hediyeleşmek :) 

Öyle beni şuradan buradan venüsten takip edin yada resmi şurada burada odanızın duvarında paylaşın gibi bin ton şartım yok  :)) Ama baktım bazı arkadaşlar sonradan takipi bırakanı tehdit ediyor bende neyim eksik dedim bir tetikçi tuttum :D göze alarak gelin lütfen 

Tek şart Gfcden takip etmeniz ve katıldığınızı anlamam için yorum bırakmanız bu kadar :) Ama derseniz ki bana 1 hak yetmez sosyal medya hesaplarınızda  paylaşım yapabilirsiniz :) tabii ki yine haberdar olmam için etiketlemelisiniz  hayrınıza takip de debilirsiniz :) Ama şart değil her paylaşım 1 hak yerine sayacağım 

Hepinize iyi şanslar :)
Not: Kitap tek başına olmayacak :) küçük sürpriz hediyelerim var :) 







devamını oku
PAYLAŞ:

25 Ara 2016

ÖLMEDEN ÖNCE YAPMAK İSTEDİKLERİM

Merhaba. Bugün nasılsınız bakalım?  Şahane bir kahvaltı edip kitabınızı alıp köşeye mi geçtiniz? Yoksa daha yeni mi uyandınız? Belkide bir türlü izleyemediğiniz diziyi izliyorsunuz :) 

Ben bugün umutlu uyandım ardından ıvır zıvır şeylerle uğraşırken uzun zamandır yazmayı istediğim bu yazıyı yazmak istedim. Hatta bir süre önce pinterestte bir liste oluşturdum. Malum ne zaman nasıl öleceğimiz belli değil. Ne zaman geleceği belli olmayan bir günden önce istediğim her şeyi yapmak istiyorum.


Ölmeden önce yapılması gerekenlerin ilki öbür tarafa hazırlık ne de olsa. Umreye de gitmek güzel olur ama benim asıl istediğim hacc vazifesini yerine getirmek.


Aslında bu maddeyi gerçekleştirdim. Ama 1 kez daha gitmek ve istediğim her kitabı almak istiyorum.



Bilenleriniz vardır okulu uzattım. İnşallah seneye mezun olmak istiyorum. 7 senede tamamlama hakkı var fakat o kadar olmasın :)


Bu maddeyi daha önceki bir yazımda yazmıştım. Şimdilik bir plağım var. Bir koleksiyon yapmayı umuyorum.


Bitirip çerçeveletmek istiyorum. Gri bir duvarın üstüne kaplumbağa terbiyecisi puzzle tablosunu düşünsenize...



El yazım güzel olmasa da duygularımı daha iyi yansıttığımı düşünüyorum. Mesela sinirliysem harfler birbiri ile çatışıyor. Çok sakinsem başlarını eğiyorlar. İtalik yazıyorum. Bu yüzden elimle yazmayı seviyorum. Aynı şekilde okumayı da seviyorum. Karşımdakinin karakterini okuyorum böylece.



Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Anları yakalamak sonrasında o anların seyyahı olmak harika bir şey. Kaliteli bir çekim daha iyi olacak.


Gerçi bunu bir kaç defa gerçekleştirdim ama insanları mutlu edebilmeyi tekrar isterim :) 


Kaybolmak gibi bir tehlikesi olsada hiç bilmediğim bir yerde bir sokakta sek sek oynamak isterdim. 


Kendi kendini açıklayan bir madde oldu bu :) boyumun 1.67 olduğunu düşünürsek aşağı yukarı - benim kıt hesabımla- 500 kitap ediyor. Okumuşumdur diye düşünüyorum ama tamda emin değilim en iyisi listesini yazmaya başlayayım 

Şimdilik böyle. İlerleyen günlerde güncelleyeceğim inşallah :) sizlerinde listelerinizi öğrenmek isterim. İyi akşamlar dilerim 




devamını oku
PAYLAŞ:

21 Ara 2016

BİTENLER

Merhaba.Nasılsınız bugün. Ben perşembeye dolayısı ile dersimin olmadığı güne vardığımız için mutluyum. Şu vakitler çoğumuzun evine döndüğü saatler hadi alın çayınızı kahvenizi sohbet edelim :) 

Gelelim bugünün konusuna. Bazı bloglarda görmüşsünüzdür.Bitenlerin fotoğrafını çekip tek tek yorumlayıp paylaşıyorlar.Bugün ona benzer bir şey yazacağım bende. Bitmelerinden rahatsız olduğum şeyler olacak çoğunlukla.


KOMŞULUK: İlk maddenin ilham kaynağı benim nenem(babaannem).Dün Ekintürk'de-sizlerde dinleyen var mı bilmem ama bizim dertli nağme severler topluluğunun favori kanalı-kendisi bir yazı dinlemiş.Ondan bahsederken komşuluğa geldik.Eskiden komşular kız kardeş gibiymiş.Birbirlerine yardım eder,en yakın sırdaşı olurlarmış. Komşu komşudan elindekini esirgemez,çok güvenirlermiş.Çocuklarını emanet edenlerde varmış,parasını da. Şimdi ise özellikle büyük şehirlerde karşı komşusunu bile tanımayan insanlar var.Nereye gidiyor halimiz?

GÜVEN: Eskiden yıkılması zor bir şeyken şimdi sağlanması zor hale gelen duygu.Hatta çoğu zaman savunmasız kalmakla aynı anlama geldiği düşünülüyor.Halbuki güven sırtını dayamaktır. Bunu çok çabuk unuttuk.Devşirilmiş sosyal hayatımızın bir götürüsü bu aslında.Paranoya bireyler haline geldik. Öyle bir haldeyiz ki güven telefonunuzun şifresine bağlı hale geldi.

SAYGI: Sadece büyüklere saygı değil biten.İki akranın bir birbirine olan saygısı da bitti. Özellikle 2000'lerde doğan şimdi 15-16 yaşında olan kuşağın konuşmalarına hiç denk geldiniz mi? Birbirlerine küfür etmeyi hitap haline getirmişler.Gerçi her cümlelerinin sonuna da bir küfür koyuyorlar.Açıkçası yetiştirecekleri kuşağı düşünemiyorum bile. 

NEZAKET:  Yine nenemin katkıda bulunduğu bir madde.Diyor ki eskiden büyükler konuşur küçükler dinlerdi.Gençlerimize evlilik bahsi edince utanırlardı.Şimdi sevgili oluyor tanıştırıyorlar. Eskiden hatır vardı. Birinin ölüsü olsa-bebek dahi olsa- hatırını tutar yemek götürür evin halkına hizmet ederdik. Cenazeden sonra yemeğe çağırır banyo yaptırırdık(eskiden yastan çıkarmak için yakınları öyle yaparmış).Şimdi ise ha insan ölmüş ha bir tavuk. 

MERHAMET: Yine nenemin en şikayetçi olduğu konu merhametin de kaybolması.Şu satırları yazarken bile kendisini dinliyorum.İlk cümlesi karısını sevgilisini öldüren erkeklere saymak oluyor. Ya boşanınca ya kadın evlenince öldürüyorlar.Eskiden merhamet vardı.Ayrılan olursa kendi yollarına giderdi,alacaklı borçluyu tutup vuruyor eskiden yoktu böyle şeyler kızım  diyor. Dediklerini düşünüyorum da şimdi merhamet kayıp gerçekten de.

VEFA: Vefa da bitti ne yazık ki.Şimdi insanı insana bağlayan hiç bir şey kalmadı.Vefa denilince aklıma hep Hz.Ömer'in yaşamış olduğu iki hadise aklıma gelir.Son olarak birini paylaşmak istiyorum. İçerisinde bir diğer sahabe Ebu Zerr el-Gifari'nin bulunduğu bir hadise bu.Kendisini de bir defa olsun araştırmanızı isterim:)

Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği zamanında, iki genç, bir genci iki kolundan sıkıca tutup halifenin huzuruna getirmişlerdi.Halife Ömer (r.a.):— Söyleyin, derdiniz nedir? Bu delikanlının ne suçu var da, böyle sıkıca tutup buraya getirdiniz? diye sordu.Delikanlının ellerinden tutan iki gençten biri konuşmaya başladı:— Ya Emîr’el-Mü’mminin! Bu genç bizim babamızı öldürdü. Biz de adl-i ilâhî’nin tatbiki için huzurunuza getirdik. Babamızın bir suçu olmadığı kanaatındayız. Çünkü babamız, etrafta sevilip hatırı sayılan bir insandı. Buna ne lâzım geliyorsa tatbikini sizden istiyoruz, dediler.Hazreti Peygamberimizin adalet sıfatına varis olan Hazreti Ömer, o gence:— Doğru mu söylüyorlar? Eğer doğru söylüyorlarsa söyleyeceklerin nedir? buyurdu.Genç, kendisim getirenlerin söylediklerinin doğru olduğunu, ancak hadiseyi anlatmak istediğini söyleyip müsaade aldıktan, sonra konuşmaya başladı:— Ya Emir-el Mü’ininîn! Ben bir köylüyüm. Buraya (Medine’ye) Nebiyyi zişan Efendimizin kabr-i Şerifini ziyarete geldim. Çünkü Peygamberimiz: «Benim kabrimi ziyaret eden beni ziyaret etmiş gibidir» buyurmaktadır. Medine civarına geldiğimde hurmalık yakınında abdest bozmam icabetti. Atımdan inip abdest tazelemek için meşgul olurken, atımın bir ağacın dalından koparmakta olduğunu gördüm. Abdesti bırakıp hemen ata koştum. Lâkin o anda karşıdan yaşlı bir adam bana karşı bağırarak geliyordu. Biraz yaklaştıktan sonra, elindeki taşla atıma vurdu ve at düşüp öldü. Atımı çok severdim… Dayanamadım, ben de onun ata vurduğu taşı alıp kendisine fırlattım. Bir de baktım ki, eceli gelmiş olacak adam da öldü. Ben o anda kaçmak isteseydim kaçardım. Fakat ben Allah’a ve ahiret gününe inanmış bir kimseyim. Cezam ne ise onu dünyada çekmeye razıyım. Hükm-ü ilâhî ne ise tatbik edilir, diyerek gayet soğukkanlılıkla başından geçenleri anlattı.Hazreti Ömer (r.a.) gencin anlattığına göre kısas lâzım geldiğini ve idam edileceğini bildirdi. Genç bu hüküm karşısında gene hiç itiraz etmek şöyle dursun, bir mazeret bile beyan etmeden:— Evet! Şeriatın emri ne ise ben, ona razıyım. Sizin adaletinize de hiç bir itirazım olamaz. Yalnız sizden bir ricam olacak, o da; benim bakmakla yükümlü olduğum bir yetim var. Onun bana teslim edilen altınlarını ben, bahçemde bir yere gömmüştüm. Şimdi onun yerini benden başka kimse bilmemekte, bana üç gün müsaade edin de, o yetimin malını kendisine teslim edip geleyim. Belki huzur-u ilâhîde ma’zur olabilirim, elimde olmadığı için teslim edemedim derim ama, o yetimin dünyada bundan mahrum olmaması için kendisine teslim etmem daha iyi olur, der.Hazreti Ömer— Sen şu anda mahkûmsun, müsaade etmemiz mümkün değildir. Belki kaçarsın, dedi.Genç kaçmayacağına dair söz verip kaçmak istese daha evvel kaçmaya teşebbüs edebileceğini söyledi ise de Halife:— Sizi salıvermemiz imkânsızdır. Ancak bir kefil olursa o zaman bırakabiliriz, buyurdu.Bunun üzerine genç, orada bulunan Ashab üzerinde bir göz gezdirdikten sonra; Ebû Zerril Gıfari hazretlerini göstererek:— Bu zat bana kefil olur, dedi. Bu sefer Hazreti Ömer:— Ya Eba Zerr kefilliği kabul ediyor musun? diye sordu. Ebu Zer (r.a.):— Evet, kefil oluyorum. Bu çocuğun üç güne kadar dönüp teslim olacağına inanıyorum, dedi.Genci serbest bıraktılar, üç gün içinde gidip geri gelmek üzere müsaade isteyerek ayrıldı. Üçüncü gün olunca, ölen adamın çocukları Ebu Zer Hazretlerine: «Ya Ebu Zer! Kefil olduğun adam gelmedi. Kim olduğunu bilmediğin bir kimseye, nasıl kefil oluyorsun. Adam bir kere ölümden kurtuldu, bir daha geri gelir mi?» diyerek Ebu Zer Hazretlerini sıkıştırıyorlardı.Ebu Zer Hazretleri:— Daha üç gün dolmadı. Eğer üç gün dolar, genç de geri gelmezse, şeriatın emri ne ise bana tatbik ediniz, buyuruyor ve kefaletine sadık olduğunu söylüyordu. Ashabı Kiramı bir üzüntü kaplamıştı. Çünkü genç gelmeyecek olursa, Ebu Zer Hazretleri onun yerine idam edilecekti.Hazreti Ömer:— Ya Ebu Zer! Eğer vermiş olduğu zamandan sonra gelecek olsa bile, zamanı gelince emri ilâhîyi tatbik eder, hükmü senin üzerinde infaz ederim, buyuruyordu.Bu arada bazı ashap, babası ölen gençlere diyet teklifinde bulundular. Yeter ki Ebu Zer Hazretleri idam edilmesin, diyorlardı. Fakat onlar, bunu kabul etmiyorlar, babamızın katilinin kanı akmadıkça, buradan ayrılmayız diyorlardı. Bu heyecan kasırgası içinde Medine şehri çalkalanırken, bütün mü’minler neticeyi beklemekte idiler, ki tam bu esnada karşıdan bir adamın olanca kuvvetiyle koşarak yaklaşmakta olduğu görüldü. Bu gelen işte o adamdı. Koşarak Huzur-u Halifeye vardı:— Biraz geç kalmakla sizi belki endişelendirmiş olabilirim ama özür dilerim. Görüyorsunuz ki, havalar sıcak, yolumuz uzak, bir binek atım da yok. Ancak gelebildim. Beni mazur görün, dedi.Orada bulunanlar, hakikaten kendisinden ümit kesildiği bir sırada bir adamın koşa koşa ölüme gelmesini taaccüple karşılamışlardı. Hepsi mü’min dediğin, işte böyle olmalı, gibi sözler söylüyorlardı.Halkın hayret ettiğini gören delikanlı:— Merd olan sözünde durur, mü’min olan ahdine vefakâr olur. ölümden kaçmakla kurtulmak mümkün mü? Ben «dünyada ahde vefa kalmadı» sözünü söyletir miyim? deyip hakkında alınan kararın infaz edilmesini beklediğini söyledi.Ebu Zer (r.a.)’dan tanımadığı bir adama nasıl olup da kefil olmayı kabul ettiği ve bu genci tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, O da şöyle buyurdu:— Hayır; tanımıyordum. Fakat bu hadise İslam halifesi ve birçok sahabe huzurunda oldu. Ben orada bu teklifi kabul etmeyip de: «Alemde- feraset diye bir şey kalmamış» dedirtir miyim? buyurdu. Bunun üzerine kalplerine bir merhamet gelen gençler de, dâvalarından vazgeçtiler ve kısas istemediklerini bildirdiler. Onlara kısas yerine diyet teklif edildi. Diyet beyt-ül maldan verilecekti. Biz de davamızdan vazgeçtik. Diyet de almayacağız. Dünyada insanlık ve cömertlik kalmadı mı dedirtelim mi? dediler ve sırf Allah rızası için davalarından vazgeçtiklerini bildirip, diyet bile almayacaklarını söyleyerek helâllaştılar ve ağlaştılar.
Fazlasıyla sitem barındırdığının farkındayım.Bugünde böyle olsun . Daha binlerce özlediğim  biten değerlerimiz var.Benim vaktim bu kadarına yetti. Sizlerinde söyleyeceklerinizin olduğunu tahmin ediyorum.

devamını oku
PAYLAŞ:

15 Ara 2016

MELEK OLDULAR...

Az evvel çok acı bir haber aldım. Sergül Kato'nun minik kızı tatlı ve her gördüğümde maşallahları ardarda dizdiğim kızı Efsun melek oldu.  Bir kaç gündür ateş ve ishal şikayeti olan Efsun gece hayatını kaybetmiş. Ancak ölüm sebebi kesin olarak bilinmiyor. Duyduğum ilk andan itibaren gözyaşlarım durmuyor. Bir süre önce yeğenim Eyüp Efeyi kaybettik bizde. Neler hissettiğini tahmin edebiliyorum. Allah sergül ablaya ve onun gibi evladını kaybetmiş her anneye sabır versin.



....

Bu postu güncellemek istemezdim ama Malesef bir meleği daha kaybettik.Ece Akarsu uzun zamandır Lösemi tedavisi görüyordu.Videolarını ve intsgram hesabında çok şirin güzel içerikleri vardı.Bu ona moral oluyordu.Açıkçası hepimiz iyileşmekte olduğunu düşünüyorduk.Ama oda dayanamamış... Allah ailesine sabır versin...



Hiç güncellemek istemediğim bir yayın bu. Ama 1 yıl sonra bir meleği daha yazmak nasipmiş. Aileyi tanıyan biri tarafından bir e-posta geldi öyle haberini aldım. Selma hanım Fedakar altın kalpli bir anne-ydi. Yukarıda gördüğünüz tatlı kızın annesi. Vefat nedenini bilmiyorum ama 1 yıl sonra kalbi ecesizliğe dayanamadı sanırım. Duruvermiş. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah. Ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Cenazesi bugün (15.12.2016) öğle namazına müteakip Karşıyaka Mezarlığına defnedilecektir. 




devamını oku
PAYLAŞ:

11 Ara 2016

MİM | 2017'ye Doğru Hayaller, Dilekler ve Hedefler

Sevgili Deeptone, Elif ve ne kadar arasamda bulamadığım bir arkadaşım beni mimlemişti. Her zaman ki gibi biraz geç yapıyorum kusura bakmayın. Başlamadan evvel 2017nin 2016 gibi acı olmamasını diliyorum. 

1)Kimse mükemmel değildir ama yine de eksikleri düzeltmek mümkün. Huylu huyundan vazgeçmez mi dersin? Yoksa şu huyumu değiştirsem hiç fena olmaz mı? Nedir o huyun? 2017 için kendinde değiştirmek istediklerin neler?

Alınganlığım ve çabuk sinirlenmem. Kesinlikle ikisini de değiştirmek isterdim. Dışarıya belli etmemek için kendimi tutsamda aklım hemen çalışmaya başlıyor. Kendi kendime kuruluyorum. Allahtan kindar değilim. 

2)Meşhur Alaaddin'in Sihirli Lambası oldu ya kucağına düştü. Ve tabi ki 3 dilek hakkı verdi. Dikkatli düşün, klavyenden çıkan her cümleyi gerçeğe dönüştürebilir. Ne dilerdin?

Tüm dünyada barış olmasını, birbirimizi farklılıklarımız ile kabul etmemiz ve herkesin belirli bir kalitenin üzerinde yaşamasını istiyorum. 

3)Şimdi gerçek hayata dönüyoruz, evin, çocukların, kendin, kedin.. için yeni yılda neler yapmak var aklında? Şimdiden düşünelim ki, yeni yıl kapıda hazırlıksız yakalanmayalım :) 

Kendim için birşeyler yapmaya başladım bile. Evim olması için uğraşıyorum :) nasipse başka bir şehirde başka bir hayat başka bir ben ile yeniden başlamak istiyorum. 

4) Piyangodan büyük ikramiye çıksa hepimiz dünyayı gezeriz değil mi? Sen neler yapmak isterdin? Bir de şöyle düşün, o istediklerin için çok  para şart mı? Belki de değildir.

Maalesef gerçekleştirmek için para gerekiyor çünkü ikramiye kazanırsam kesinlikle bağışlayacağım. Özellikle çocuklar için kullanmak istiyorum. 

5) Para para para. Para harcamadan da gerçekleştirebileceğin hayallerin vardır elbet. Haydi onları da paylaş, bekliyoruz.

Huzurlu bir yaşam istiyorum sadece. Hayalim bu ama daha içini doldurmadım. 

Benim için 2017 dilekleri böyleydi. Bende yapmayan bütün arkadaşlarıma paslıyorum. Hayırlı Pazarlar 

devamını oku
PAYLAŞ:

10 Ara 2016

BU KADAR BASİT

Bugün bir sınıfın en arka sırasında oturarak yazıyorum bu satırları. Mutsuzluğuma, eksik hissettiğim günlere bir gün daha ekleyerek yazıyorum. 

Sanırım ben insanları, onlarda beni anlamayacak. Tutturmuşlar güçlü olmalıyım, ağlamayalım, zayıf görmesinler neye karşı güçlü veya zayıf olmak? Neden ağlarken görmemeliler seni? Sanırım diğerleri aciz birer insan olduğumuzu unutuyorlar. 

Gözyaşının da tıpkı gülmek gibi, derdinde aynı derman gibi bizim için yaratıldığını ve Allahın yolladığını unutuyorlar. 

Basit yaşam istemiyorlar. Kompleks ve karmaşık yaşamak nefes aldırıyor onlara. Ağlamak istiyorsan ağla, gülmek istiyorsan gül, yemek istersen ye. 

Basit yaşamak, üzerine yük olmadan, herşeyi düşünmeden rahat yaşamak... 

***2013 de kullandığım bir defterin arasında tek bir sayfada bunlar yazıyordu. O an için beni neyin etkilediğini bilemiyorum... 

devamını oku
PAYLAŞ:

7 Ara 2016

ARAKAN

Yüreği dayanmayacak  arkadaşlardan özür diliyorum ama birşey yapmalıydım. Elim kolum yetişmediği kardeşlerimiz için dünyanın gerçek güçlüleri hiç bir şey yapmıyorken bu kadarını yapmak istedim.

Bir kişi bile duysa bu zulmü bana yeter.  Bir kişi bile şahit olsa yeter. Belki o zaman sesimiz çıkar. Özür dilerim çocuk elimden bu kadarı geliyor
Anlamayan ve izleyemeyen arkadaşlar için açıklayayım Burmalı bir asker arakanlı bir çocuğa elektrik veriyor. 

devamını oku
PAYLAŞ:

5 Ara 2016

TOMBUL GEVEZE BALIK

İlk okulda bir gün öğretmenimiz bir hikaye anlatmaya başladı. Bu hikaye denizlerde yüzüp duran balıklarla ilgiliydi. Her birimizin karakterlerine göre balıklar uydurmuştu. Kırmadan bir hikaye yoluyla yanlışlarımızı anlatıyordu. Ben tombul, çok soru soran ve çok konuşan zeki balıktım. 
Yine o yaşlarda kafayı yiyeceklerle bozmuştum. Dedemin yoğurduna deterjan ve kar yemeği seven bir tanıdığımızın bir tencere dolusu karına tütün kolonyası dökmüştüm. İkisi de ölebilirdi ama ben sadece haylaz bir çocuktum. 

Ve  öfke nöbetleri. depresyonlar, erteleme huyu, sabırsızlık, konsantrasyon sorunu, aklına ilk geleni söylemek bazen lafı kesmeler, her şeyden çabuk sıkılmak, zekaya göre yeteri başarı gösterememek...  Ve karakterim sandığım binlerce şey. Sorunları olan bir ergen ve gençtim. 

En önemlisi kitaplarıma odaklanamayan bir okur, blog yazamayan bir Bloggerdım. 

Bunların hepsi ne biliyor musunuz? Dehb yani dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu. Annem ve babam, öğretmen, ergenlikte aynı şikayetlerle gittiğim çayıyla benden çok ilgilenen psikiyatrım ve ben. Hiçbirimiz şüphelenmedik. Taki geçen yazımda bahsettiğim gibi doktora gidene kadar. Artık ilaç kullanıyorum ve inşallah tüm sorunlar çözülecek. Gerçi blog yazarak biraz olsun etkilerini kırmışım. Düzenli bir şeyler yapmak günlük hayata etkisini azaltıyor hastalığın. 

Ardından diyetisyene de gittim. Ben sanırım mutsuz oldukça yemek yemişim ve artık mutsuzluğa doydum. Kendim için bir şeyler yapma vakti geldi. Artık içimi mutlulukla doldurmak istiyorum. Ve inşallah yapacağım.

Şu aralar durumum bundan ibaret anlayacağınız. Son bir şey benim için dua edin olur mu? Şu sıralar çok ihtiyacım var. Biliyorum hepimizin var bende edeceğim inşallah :)  

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Selametle 

devamını oku
PAYLAŞ:

3 Ara 2016

Bir Sorunum ve sorum var!

İyi akşamlar :) nasılsınız bakalım ? Yeni bir yazıyla geleceğim ama şimdi sizlere bir şeyler sormaya geldim. Bazı nedenlerden dolayı G+ hesamını silip yeniden açmam gerekiyor. Böyle yaparsam yorumlar silinir mi? Veya blogumda başka bir soruna neden olur mu? Bunun Hakkı'nda bir bilginiz var mı? 

İkincisi tasarım okumanızda ne kadar etkili oluyor. Daha kişisel bir tema planım var ve şuan çok değerli biri tarafından yapılıyor inşallah :)  

cevaplarınızı bekliyorum :) 

devamını oku
PAYLAŞ:

29 Kas 2016

YEPİSYENİ DURUMLAR

Günaydın arkadaşlar. Siz bu yazıyı okuduğunuzda uyanmayı becerebilmişsem soğuk bir Van sabahında okula varıp uyuma pozisyonuna geçmiş bulunmaktayım. 

 Gelelim bu terkediş mektubu başlangıçlı yazının sebebine. Blog için bazı kararlar almak peşindeyim. Daha farklı ve düzenli yeni bir blog dönemine geçmeyi düşünüyorum ve istiyorum. Bu aşamada sizden bazı fikirler istiyorum. 

Hangi konularda yazıları okumayı tercih ediyorsunuz? Benim iyi yapabileceğimi düşündüğünüz fikirleriniz var mı? Blogda şu şöyle olsaydı daha iyi olurdu dediğiniz bir kısım var mı? Yoksa Aslıhan çok ama boş konuşuyorsun bırak git mi diyorsunuz? 

Ayrıca bir çekiliş kazandım kızkardeşler blog 30₺lik çek hediye ettiler :) tekrar kendilerine teşekkür ederim buradan. Almamı önerdiğiniz kitaplar var mı acaba? Mutlaka okunması gereken listenizde bulunanlardan olsun mümkünse :) - atıp tutmak istemem ama bizde mi yapsak böyle bir çekiliş? - 

Birde Allah aşkına dikkatinizi nasıl topluyorsunuz. Ben müzik dinlemezsem ve onu arka plana atmazsam toplayamadığımı farkettim. Müziğin aniden değişen ritimleri varsa beynim uyarılıyor resmen. Aynı şey kanal değişirken ve sesle birlikte gözümün önünde hareket eden birşey olursa da okuyor  ve ben dikkatimi toplayamıyorum. Bir doktora mı gitsem ne yapsam? 

Mayıs bir ödev vermişti bana. Son gün sınırı bırakmayan hoca ödevi gibi erteledikçe erteliyorum. Yarısını okudum sonra sınavlar girdi araya. Öyle bir kitap ki çağdaş devlet düzenleri dersimle paralel(paralel yazmasa mıydım?) gidiyor. Sanırım önünüze bir makale sunacağım. 

İşte böyle :) siz güzel güzel okuyup yorum yazarsınız artık-inşallah- ben dönünce hâlâ sağlam bir kafam varsa not alır cevaplarım
Esenle kalınız... 





devamını oku
PAYLAŞ:

27 Kas 2016

WİSH LİST || DİLEK LİSTESİ

Merhaba blog sokağı sakinleri.Bugün Yapmak istediklerimin bir listesini hazırladım.Aslında uzun süredir düşündüğüm bir yazıydı.Sizin de var mı yapmak istedikleriniz ama yapamadıklarınız.Yorumlarınızı bekliyorum :)



1.Yeniden hayal kurmak.
(Yapıldı)

2.Okulu bitirmek yada bırakmak
   (Okulumdan aşırı derecede nefret ediyorum.Ne şekilde olursa olsun kurtulacağım)

3.Aşık Olmak
(Hayatımın aşkını bulmayı umuyorum)

4.Blog çekilişi 
(Yapıldı)

5.Umreye Gitmek
(Henüz gerçekleştirecek mali durumum yok.Olduğu vakit mutlaka gideceğim)

6.Namazlarıma düzenli ve özenli olarak devam etmek.
(Ne yazık ki bir süredir namazlarımı aksatıyorum.)

7.Kötü Alışkanlıklardan kurtulmak
(Alışkanlıklarımdan bahsetmesek daha iyi :) )

8.Daha fazla kitap Okumak
(Aldıklarımı okumadım daha)

9.Blogdan para kazanmak  
(Yapıldı)

10.Zayıflamak

11. Kaktüs almak 
(Yapıldı)


12.  Fotoğraf makinesi almak 





Not: Sırayla değil rastgele yazılmıştır.Liste güncellendikçe yeniden yayınlıyorum.

***Güncellendi***


devamını oku
PAYLAŞ:

25 Kas 2016

BEN BUGÜNLERDE ÇEKİLİŞİ

Merhaba uzun bir aradan sonra blogda paylaştığım ilk çekiliş postu olacak :) Ama çok beğendiğim sizlerinde beğeneceğini düşündüm hediyeleri var. Keza blogda öyle :) Zaten fotoğraf ve yazı kalitesi çok iyi olan bir blog Ben Bugünlerde :)

devamını oku
PAYLAŞ:

24 Kas 2016

BU KADAR İYİLİK BANA FAZLA

Günaydın hanımlar beyler. Günaydın :)  Bugün nasılsınız bakalım :)  Nadiren mutlu olduğum günlerden birindeyim. Efenim nasıl mutlu olmayayım. Kpssdeki apartman sorusunu pekte uğraşmadan yaptım. Görünen o ki bir tek ben yapmışım :) Yemin ediyorum sanki birinci olmuş gibi mutluyum. Açıklanan sınavlarda güzel. Acaba ölecek miyim? 

Çünkü tek güzel şeyler bununla bitmiyor. Yana yakıla plak ararken evde Deep Purple plağı buldum( En beğendiğim şarkısı için üzerine tıklayabilirsiniz). Bende çok şaşırdım. O dönem Vanda kim bu grubu dinler diye düşünerek sordum bizimkilere sordum. Meğerse aşağıda gördüğünüz müzik setinin üzerinde bir yerli bir yabancı plak hediye verilirmiş. Bizdeki plağın alameti buymuş :) Gerçi hala aradığım bazı plakları uygun fiyatlı olarak bulamadım. Bir şekilde alacağım ama.



Ayrıca dilek listemde bahsettiğim kaktüsü aldım. Aldığımda görecektiniz çocuğuna kavuşmuş anne gibiydim :)  Aslında bu kadar mutlu olduğum zamanlarda korkuyorum. Hemen bozulacak diye. Tıpkı cebimdeki paralar gibi mutluluğuda sonra lazım olacak diye kaldırmak istiyorum.



Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun 

devamını oku
PAYLAŞ:

16 Kas 2016

DUYURUMSU BİR ŞEYLER #2


Merhaba. Nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor? Sınav haftasının sonuna vardık nihayet. Genel itibariyle de idare eder bir düzeydeler. Haftasonuda kpss sınavı var. Yoğunluktan dolayı çevre illerden birine verilmiş sınav yerim. Hakkariye. Merkezi oldukça küçük bir yer. Yapı olarak Van gibi olduğunu tahmin ediyorum bakalım. İnternet'te aradığımda pek bilgiye erişemedim. Bol bol fotoğraf çekip yazısını yazmayı düşünüyorum. İleride gelecekler için bir rehber olabilir. Mesela öğretmen ataması ile gelecek olanlar için :) sonra  Van içinde bir tane yazabilirim. Malum atamalar bu illere yapılıyor. 

Haftaya bazı yabancı dizileri yazmayı düşünüyorum. Gerçi neredeyse sezonları bitecek ama maatteessüf(maalesef)  ancak vakit bulabildim. Ama finallere kadar mutlaka haftalık yazı olacak hatta ardarda 3 kitabım var 

Bu yazı duyuru gibi birşey oldu. Biliyorum bende hiç beğenmedim. Ama bu hafta bitene kadar mazur görün artık :) 

Sevgilerle 

devamını oku
PAYLAŞ:

10 Kas 2016

Günaydın. 13.00 de bir sınavım var. Hazırlanmadan biraz konuşmak istedim sizinle. Hiç kendinizi Araf'ta hissetiniz mi?  Ne yapacağımı bilmiyorum. Gitmeli miyim? Kalmalı mıyım? Ölmeli miyim? Yoksa her şeye rağmen yaşamalı mıyım? Konuşmalı mıyım? Susmalı mıyım? Birini sevmek zorunda mıyım? Sevemez miyim?  Isyan edebilir miyim? Her şeyi kabullenmeli miyim? Bilmiyorum işte. Siz biliyor musunuz ? 

Yine yağmur yağıyor. Hiç farkettiniz mi her 10 Kasım ve 23 nisanda mutlaka yağmur yağar. Üşüyorum. Üşümekten nefret ediyorum. Şuan yorganın altına girip tüm sorunlardan korkulardan ve soğuktan korunmak ama hep orada kalmak istiyorum. Birde geriye ta küçüklüğüme her şeyi pembe gördüğüm Yıllara gitmek istiyorum. 

Atatürk'ü anlatıyorlar TV'de. Zor bir başlangıç yapmış hayata. Sonunu hepimiz biliyoruz. Ben yaşadıklarımla başa çıkamıyorum. Merak ediyorum nasıl vazgeçmemiş. Bu sene 10 Kasım bende bu Düşünceleri uyandırdı.

Artık gidiyorum. Hepiniz Sağlıcakla kalın
Aslıhan


devamını oku
PAYLAŞ:

5 Kas 2016

KISA KISA #4

Merhaba nihayet 1 haftanın sonunda yazmak nasip oldu. Benim için çok yoğun bir haftaydı . Sınav haftasına girdik . O yüzden baya stresliyim. Ya yine başaramazsam diye. Bazı günler yeter bu kadar stres babana söyle gitsin okulu uzattığını . Ama fena halde korkuyorum . Üstüne bu ayın 20sinde kpss sınavım var . Onunda sonucundan korktuğumu tahmin edersiniz . 



Bu aralar 3 tane kitabı bir arada okumaya çalışıyorum . Mayısın önerisiyle Pazarlık, blogsözlük etkinliğinden Cennette uzun bir kış ve kitap grubum için zübük . Büyük ihtimal bunlardan sonra deli kızın hayatı adlı bir romanı benden okuyacaksınız :) 

Van'da yaşadığımı bilenleriniz vardır. Hdplilerin tutuklanmasından sonra olanları da tahmin edersiniz . İnternetin yavaşlatılması zaman zaman da kesilmesi bir yana elektriklerin gitmesi , çatışma sesleri , gösteriler artık sinirlerimi bozuyor . Okullara yakın patlayıcılar koyuluyor . Kendi savunduğu insanlar kendi çocuklarını öldürüyor umurlarında değil ...

Ayrıca geçen hafta bilgisayarım kırıldı.Dolayısı ile yapabildiklerim kısıtlı . Yoksa ben çok güzel yabancı diziler yazacaktım. Gerçi hala yazmayı düşünüyorum . 

Ha birde kayıp bulma duası biliyor musunuz ? Ne kadar önemli olduğunu tahmin edebileceğiniz mp3 çalarım evin içinde kayboldu . Bulamıyorum . Kendimi ihbar falan mı etsem polisler evi dağıtırken buluruz diye düşünüyorum . Yada iyice kafayı yedim. 

Kısa kısa yazısının dert yazısına döndürdüm yine . Kusura bakmayın nasıl yaşıyorsam öyle yazıyorum dolayısıyla karma karışık oluyor . Özür mahiyetinde harika bir şarkı yazdım en başa. Seveceğinizi umuyorum . Bende önerilerinizi bekliyorum. 
Sağlıcakla kalın . . . 

devamını oku
PAYLAŞ:

28 Eki 2016

BİR SÖZ BİR MÜZİK

"Hüzün ruhun gözyaşlarıdır... Dinmesi dileğiyle"










Daha önce Chopin - Spring waltz adıyla paylaştığım eser aslında Paul de Senneville tarafından bestelenmiş George Davidson tarafından çalınan Mariage d'amour parçadır. Yanlışlığın farkına vardığım an düzelttim. Keyifli günler dilerim 

devamını oku
PAYLAŞ:

24 Eki 2016

BİR SORUNUM VAR

Merhaba çok acil yardımınıza ihtiyacım var.Blogumun trafik kaynaklarında başvurulan url'leri incelediğimde bilmediğim tanımadığım bazı forumlara ve sakıncalı sitelere yönlendiriliyor? Acaba trafik arttırmak amacıyla link verdiğimiz servisler bunlara yol açıyor olabilir mi ?Nasıl çözebiliriz? Bu sorunu daha önce yaşayan veya çözümünü bilenler lütfen yazsın

devamını oku
PAYLAŞ:

22 Eki 2016

GÜVENEMEYECEK MİYİZ?

Merhaba. Nasılsınız? Diye başlarım normalde yazılarıma. Hal hatır sorarım ama bugün ne benim içimden geliyor ne de sizin iyi olacağınızı sanmıyorum. Irmağı hepinizin duyduğunu tahmin ediyorum. 3,5 yaşında küçücük bir kız çocuğu. Komşuları tarafından çok büyük ihtimalle tecavüze uğradı! Ardından öldürüldü. Katili 10 yıldır  pedofili hastası olduğunu ve kadınlar ile uzun zamandır birlikte olmadığı için yaptığını söyledi. Bu cümleler ile savundu kendini. Sanki mazur görülebilecekmiş gibi.. O itiraf edene kadar herkes onun üzerine fazla gidildiğini düşünüyorlardı. Çocuklara öpücük karşılığı şeker veriyormuş. İnsanlar bunu iyi kalpli olduğundan sanıyorlarmış. 

Nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu anlayın. Eğitimli hatta eğitimci yada zır cahil farketmiyor. Sokaklarımızda dolaşan sapkınlar var. Hepimiz hatta hayvanlar bile onlara göre birer hedef. Kimileri bu işten sıyrılıyor bile. Çoğumuzun aklının almadığı sebeplerle indirim alıyorlar!! 

Belli ki bundan sonra Allahtan başka kimseye güvenemeyeceğiz. Önlemlerimizi almak zorundayız. İlk adım daha önce de yazdığım mahremiyet eğitimi. Üşenmeden çok kısa bir sürede bu eğitimi aile içerisinde verin lütfen. 
İkinci adım çocuğunuza- paranoyaklaştırmadan yapın- asla ama asla bir yabancıyla konuşmamasını, birşey almamasını, dokunmamasını tembihleyin. 
Üçüncü adım hergün ne yaptığını sorun. Hataları olduğunda sert tepki vermeyin. Ki sizinle rahat konuşabilsin
Dördüncü adım kız olsun erkek olsun - tabii ki bu sapkınlık için bir açıklama olamaz- rahat kıyafetler giydirin. Onlar sadece birer çocuk. Dikkat çekecek ve dar kıyafetler giydirmeyin. Özellikle bazı kız çocuklarının çok fazla kadınsı giydirilmiş olduğunu gördüm. Hem rahat oynayamıyorlar hemde hedef haline getirmiş oluyorsunuz. Evet sebebi kıyafet değil ama kendilerini savunacak yaşta değiller. Şuan onları siz savunuyorsunuz. Demek oluyor ki tek Olmak zorunda oldukları bir yerde dikkat çekmemeliler. Bazılarınız bu adıma tepki gösterecek biliyorum. Ama çağımızda binlerce marka var. Aralarında oldukça spor markalar da mevcut. Çocuklar kendi kıyafetlerini seçiyorsa pekala buralardan alabilirsiniz. Ki çocukların giyim zevkleri ebeveynler tarafından şekillendiriliyor 
Beşinci adım eğer bu tür bir durumdan şüpheleniyorsanız. Mutlaka bir Pedagog ile iletişim sağlayın. Çocuğunuza aşırı tepki göstermeyin ve utanmayın. Utanması gereken siz değilsiniz. 


Başka neler yapılabilir yorumlarınız bekliyorum. İnşallah Allah hepimizi iyi insanlarla karşılaştırsın.. 

devamını oku
PAYLAŞ:

18 Eki 2016

ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK - JOHN BOYNE



"Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakilere için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız."*

Bruno, Almanya'nın Berlin kentinde "Umutsuz Vaka" olarak nitelendirdiği on iki yaşındaki ablası, annesi ve bir Nazi subayı olan babasıyla beş katlı bir evde yaşayan dokuz yaşındaki bir çocuktur.

Bir gün Fury(Hitler)  Bruno'ların evine akşam yemeğine gelir. Anne ve babası çok heyecanlıdır, çünkü görünüşe göre Fury önemli biridir. O akşam yemeğinden sonra Bruno babasının işinde terfi ettiğini, bu yüzden Out-with (Auschwitz) denen bir yere taşınacaklarını öğrenir. Buna çok üzülür, çünkü oturdukları çevreyi ve arkadaşlarını çok sevmektedir.

Out-with'e taşıdıklarında, eve birçok asker girip çıkmaya başlar. Bruno bundan oldukça rahatsız olmaktadır çünkü askerleri hiçbir zaman sevmemiştir. Her gün bir öğretmen evlerine gelmekte, ablası ve Bruno'ya bazı dersler vermektedir. Öğretmenleri tarih dersine önem verse ve sanat ile okumayı zaman kaybı olarak görse de, Bruno macera kitapları okumayı çok sevmekte ve tarihten nefret etmektedir. Fakat ablası öğretmenleri ve yaşadıkları yerin de etkisiyle, tam bir Naziye dönüşmektedir. Bruno çok yalnızdır, evlerinin çevresinde bir tek ev bile yoktur ancak bahçenin etrafındaki tel örgütlerin ardında hepsi birbirinin aynı çizgili pijamaları giyen binlerce adam ve çocuk vardır. Bruno tüm bunları odasındaki pencereden görmüştür.

Bruno bir gün, okuduğu macera kitaplarının da etkisiyle bahçede bir keşif gezisine çıkmaya karar verir. Tel örgülerin yanı boyunca epey bir yol aldıktan sonra, örgünün diğer tarafında yere çökmüş oturan çizgili pijamalı ve kafası tıraş edilmiş bir çocuk görür. Çocuk çok zayıf ve hayli üzgün görünüşlüdür. Bruno da tel örgülerin kendi tarafına aynı diğer çocuk gibi oturur ve çocukla sohbet etmeye başlarlar. Çocuğun adının Schmuel olduğunu öğrenir. Kısa bir süre sonra Bruno'nun her öğleden sonra tel örgü boyunca yürüyüp yere oturarak Schmuel ile sohbet etmesi bir rutine dönüşmüş, ikisi çok iyi iki arkadaş olmuşlardır. Bazen mutfaktan alıp cebine sıkıştırdığı yiyecekleri Schmuel'e götürmektedir, çocuğun yüzündeki mutluluğu gördükçe kendi de mutlu olmaktadır. Bruno Out-With'e taşınmadan önceki en iyi arkadaşlarını artık o kadar da özlemiyor, hatta isimlerini bile hatırlayamıyordur. Artık en iyi ve tek arkadaşı Schmuel dir.

Zaman geçtikçe çevrelerinde askerlerden başka hiç kimse bulunmadığından yakınmaya başlayan ve böyle bir çevrede iki çocuk yetiştirilemeyeceğini söyleyen Bruno'nun annesi, babasına Berlin'e geri dönmek istediğini söyler. Babası ilk duyduğunda bunu kabul etmese de, sonraları bunun mantıklı bir fikir olduğunu, herkesin orada daha mutlu olduğunu kabul eder. Böylece yeniden taşınma hazırlıklarına başlarlar. Fakat ne var ki Bruno Berlin'e geri dönmeye o kadar da hevesli değildir. Schmuel'den ayrılmak istememektedir.

Taşınmadan bir gün önce, Bruno Schmuel'i görmeye gittiğinde, onu olduğundan daha da üzgün bir halde bulur. Söylediğine göre babası çalışmaya götürülmüş, sonra da geri dönmemiştir. Bunun üzerine Bruno'nun da o çizgili pijamalarla giyerek beraber Schmuel'in babasını aramalarına karar verirler. Fakat saatlerce araştırmalarına rağmen babasından bir iz bulamazlar. Tam Bruno'nun eve geri döneceği sırada askerler etraflarını sarar ve yürüyüşe götürüleceklerini söylerler. İkisinin de yürüyüşün ne olduğu konusunda bir fikri yoktur. Fakat Bruno da Schmuel de o yürüyüşten bir daha geri dönmezler.**


E-kitap indirirken bu kitabı da indirdiğimin farkında değildim.Kütüphane'de dikkatimi çekince okumaya başladım.Kapağı Yahudi'lerin toplama kamplarına alındıklarında zorla giydirilen kıyafetler gibi yapılmış.Bir yandan çok sade diğer yandan yankı uyandırıcı yani.Çocuk kitabı-esasında pek  çocuk kitabı sayılmaz- olunca çabucak bitti.Kendisi ne kadar kısa olsa da etkisi bende uzun sürdü.Çünkü tevâfuk Serenad ile aynı dönemde okumuş bulundum. Aslına bakarsanız tevâfuklar devam etti.Kitap için fotoğraf çekerken bir baktım ki Hanzala'nın bulunduğu dergi de hemen kitabın yanı başında...Birinin kolunda ki işaret gün geliyor diğerinin sırtına saplanıyor...

Hanzala'da tıpkı Bruno ve  Schmuel gibi hep 10 yaşında kalacak. 

Aklım almıyor böylesine acı çekmiş bir toplum nasıl aynı acıları başka bir topluma çektirebilir ki. Bir kez daha farkına varalım Savaşlarda en büyük acıları hep çocuklar çekiyor. Onlara anne ve babasının hatta küçük kardeşinin ölüm nedenini açıklayamıyorsun.Onların temiz dimağları ve mantıkları bir insanı öldürmeyi kabul etmiyor.Açıkçası benim de kabul etmiyor.Bir insanı dini,dili,ırkı yüzünden öldürmek kendi üstün görmek hangi mantıkla kabul edilebilir ki...

Okumanızı kesinlikle öneriyorum. En büyük hayali kaşif olmak olan Bruno'yu seveceğinize eminim.Ama kitabın sonunda bu daha çok üzülmenizi sağlayacak şimdiden uyarayım. Kısa bir kitap olduğu için spoiler vermeden bilgi vermek zor ancak kesinlikle okumanıza değecek.

Ayrıca Kitap 2008'de sinema filmi'ne uyarlanmış.Büyük ilgi gören film unutulmaz filmler arasına girmiş.Ben henüz izlemedim ama bu yazıdan sonra izlemeyi düşünüyorum.İşte böyle dostlar...

Cumartesi görüşmek üzere...Sevgilerimle

Kaynak:glorrrybooks




*Arka Kapak Yazısı

devamını oku
PAYLAŞ:

15 Eki 2016

ORTAYA KARIŞIK

♪ Bahadır Sağlam - Kır Papatyası

Merhaba.Nasılsınız efendim bugün. Hafta sonunuz nasıl geçiyor?  Bugün yazı günüm.Şükür bugünde elim kaleme varabildi.Kısa kısa yazılarının farklı bir versiyonu gibi olacak bugün. Sizlerle paylaşmak fikir almak istediğim ama bir yazıya oturtamadığım küçük şeyleri yazacağım. Ne diyorsunuz bu konuda ? Sanırım böyle uzun bir yazı olacak şimdiden kusura bakmayın efendim :)

Dün bir haber gördüm.Çok hoşuma gitti.Hoşgörünün hala bu topraklarda olduğunu bilmek iyi geldi.Yalova'da bir imam Metin Halıcı.Lojman vermişler imam amcamıza.Lojmanın bahçesinde bir tarihi kilise var. Camiyi ne zaman temizlese işte bu kiliseyi de temizleyip düzenliyor. Her an ibadete hazır halde oluyor kilise :) Arada sırada gelen turistlerin çok hoşuna gidiyormuş bu durum :)



Gelelim  mimlere 2 tane çok değerli arkadaşımız mimledi beni.Daha geçen hafta mim yazdığım için üst üste gelmiş olacaklar. Ayrı birer sayfada yazmadığım için utansam da hiç yazmasam daha ayıp olacak.O yüzden ikisini de bu yazı da yapalım bitsin diyorum. Turgay Aksoy ve Kimliksiz'e teşekkür ediyorum lütfen kusura bakmayın olur mu?

SATIR ARASI MİM

1. NASIL BLOG YAZMAYA BAŞLADINIZ?

Aslında en başta anonim bir isimle yazmaya başladım.Çünkü beni dinleyen hiç kimse yoktu. Arkadaşlarım elbette vardı ama onlara her şeyi söyleyemiyordum. Bu yüzden yazmaya karar verdim.

2. BLOGUNDA DAHA ÖNCE YAZMADIĞIN BİR TARZDA YAZACAK OLSAN BU NE OLURDU?

Sanırım 2 yıl olmuştur.Bir blogda düzenli olarak hikaye yayınlanıyordu-şimdi bulamıyorum o hikayeyi-Uzun zaman yazmayı düşündüm.Ama hiç yazmadığım bir tür tereddüt ediyorum.Eğer tereddütlerim olmasaydı hikaye yazardım.

3. BLOGLARDA OKUMAYI EN SEVDİĞİN KONULAR NELERDİR?

Genel olarak kişisel blog yazarlarını takip ediyorum.En sevdiğim konular kendilerinde toparlanmış oluyor çünkü.Emine abla balkanları geziyor bende geziyorum mesela. Dolayısıyla her yazıyı okumayı seviyorum.

4. HAYATTA EN ÇOK YAPMAK İSTEDİĞİN 3 ŞEY NEDİR?

Mutlu ve huzurlu olmak ve çok sevilmek :) 

En Çok Beğendiğim 15 Kitap Mimi

  • Çalıkuşu
  • Kürk Mantolu Madonna
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Olasılıksız
  • Kardeşimin Hikayesi
  • Kâtip Bartleby
  • Kırmızı Pazartesi
  • Mavi pijamalı Çocuk
  • Uçurtma Avcısı
  • Satranç
  • Alamut
  • Sherlock Holmes
  • Sırça Saray
  • Küçük Kara Balık
  • Da Vinci Şifresi
Her iki mime yapmak isteyen herkesi mimliyorum.Yapmayan kalmadı sanırım :) Bugünlük yazımız da böyleydi.Söz veriyorum Allah bir manilik vermezse pazartesi ve cumartesi dopdolu iki yazı yazacağım :)

Sevgilerle...




devamını oku
PAYLAŞ:

13 Eki 2016

SERENAD - ZÜLFÜ LİVANELİ

♪ Franz Schubert - Serenade



Merhaba.Bugün nasılsınız? Henüz yazı günüm gelmedi ama bugün boş vaktim vardı ve bu kitabında kapağını kapağını kapatalım istedim.Ve bir Zülfü Livaneli kitabıyla daha karşınızdayım. Kitap hakkında yazmaya nasıl,nereden başlasam bilemiyorum. Açıkçası bir sür kafamın içinde hikayeleri toparlayamadım. ;Bu yüzden yorum ne kadar iyi olacak bilemiyorum.Hikayeler diyorum çünkü birden fazla üstü kapalı kalmış olay vardı.Tek tek açarak gittik sonuna. 

Öncelikle oldukça sürükleyici olmasına rağmen Zülfü Livaneli kitaplarından farklı bir üslupla yazılmış olduğunu söylemeliyim.Büyük ihtimalle bunun nedeni daha önce hayatında kitap yazmamış olan bir kadın karakterin ağzından yazılıyor olmasındandır. Karakterimiz Maya Duran 30'lu yaşlarında İstanbul Üniversitesinde halkla ilişkiler memuresi olarak çalışan boşanmış bir kadın ve bir annedir. Mayanın görevlerinden biri üniversiteye misafir olarak gelen hocalarla ilgilenmektir. Amerika'dan gelen Profesör Maximilian Wagner ile ilgilenmek de yine ona düşmüştür.Profesör Maximilian Wagner Yahudi soykırımı sırasında Türkiye sığınan alman hocalardan biridir.Aslında ari bir alman olan profesörün neden İstanbul'a kaçtığını daha sonra öğreniyoruz. Bununla beraber gizlenmiş,üstü örtülmüş dile getirilmemiş olayları da öğreniyoruz. Bunlardan biri olan Struma olayını  ben hiç duymamıştım.Patlatıldığını öğrendiğim an şaşkınlığımı hiç unutamayacağım.Birde bu olayın ardında bıraktığı-aslında kurgu olan-hüzünlü aşk hikayesini.

Maya çok yönlü bir karakter ve  neredeyse her konuya değiniyor kitapta.Bir kafenin popülerliğinde indirimlere,doğudan batıya şimdi ki aşklara ufak ufak  yorumlar yapıyor.Böyle karakterleri çok beğeniyorum.Sanki gerçekten bizim içimizde oturmuş yazıyor hissi veriyor bana.Ayrıca bana öyle geliyor ki biraz da Zülfü Livaneli'nin bu konuda ki görüşlerini okuduk.Kitabın En sevdiğim yönlerinden biri de hiç bir iktidarın iyi olmadığını belirtmesiydi.Bir çok yazarın Avrupayı çok medeni adeta sütten ak kaşık olarak çıkmış  olarak tanıttığını düşünürsek kitap bana açık sözlü geldi.Keza Yakın Türkiye geçmişine ve iktidarlara da değinmesi de öyle ama..

Çok tanınmış ve beğenilmiş kitapları eleştirmek kesinlikle istemiyorum ama değineceğim noktaları yazmadan geçemeyeceğim.Kitapta çok fazla tesadüf var.Bütün olayların Maya ile alakası olması İstihbarat servislerinin Maya ile görüşme çabaları,Mayanın istediği her bilgiyi Bürokrasiye takılmadan kolaylıkla bulması,Maya ve profesörün haberinin yapılması,Mayanın memure olmasına rağmen hiç parasızlık çekmemesi diğer bir kaç noktada biraz inandırıcılığını kaybetmiş.Yazım üslubu dahi karakter için farklılaştırmışken bu tesadüfler biraz abartılı olmuş.Ayrıca Max'in Nadiayı bu kadar sevmesine rağmen nota konusunda Maya'nın bile kolaylıkla ulaştığı bilgiler ulaşamamasının  ve uğraşmamasının  altı doldurulmalıydı diye düşünüyorum.Öte yandan merak uyandıran bir noktası var.Kitaba veren "Serenade für Nadia" eserini çok merak ettim. Duymayı çok isterdim.

Maximilian Wagner için hayalimde canlanan yüz 

Benim yorumlarım böyleydi.Genel anlamda beğendiğim bir kitap oldu.Zülfü Livaneli kitapları okumaya devam edeceğim.Ve görüşlerime ne kadar katıldığınızı kestiremesem de kitap yorumlamaya devam edeceğim :)

Sevgilerle :)


devamını oku
PAYLAŞ:

8 Eki 2016

MİM | SEVGİLİ DESTİNO

Merhaba efenim. Harika bir günden hepinize merhaba.Cumartesi hem en sevdiğim gün-kim sevmez ki- hem yazı günüm :) Bugün ne yazsam diye düşünürken sevgili Destino beni mimlemiş.Fırsat bu fırsat bugünün yazısını yazmış olacağım :) O yüzden ayrı bir teşekkürü borç biliyorum kendisine :D Onun yazısı için isminin üzerine tıklayabilirsiniz :)

1- Bu yaz okuduğun en güzel kitap?

Şuan farkına vardım ki ben bu yaz çok çok az kitap okumuşum.Aralarından birini seçecek olursam Kardeşimin Hikayesi demek istiyorum.

2- Bu yaz okuduğun sana hayal kırıklığı yaşatan kitap?

Sanırım yok.Tüm kitaplarım benim bebeklerim :D

3- Bu yaz izlediğin en güzel 3 film?


Hush! Girls Don't Scream( Şşş! Kızlar Bağırmaz) Bu filmin yazısını da yazmıştım.Çok beğenmiştim.Tavsiyeme uyup izleyenlerden geri dönüş aldıklarım çok beğenmişti.


Ex Machina Yazın başlarında izlemiştim.Yapay zekaların doğuracağı sonuçlar üzerine bir film.Açıkçası insan yapımı bir makinenin insan gibi düşünmesi hatta insan gibi iyiliği ve kötülüğü seçmesi fikri beni düşündürüyor.Yapay zekalar üzerine olan filmlerden hoşlanıyorsanız-mesela Her- mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

Cloud Atlas (Bulut Atlası)  Yine bu yaz izledim ve beğendim.Geçmiş, Şimdi, Gelecek, Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu bir film. Zaten Tom hanksin oyunculuğunu sevdiğim için filmi de beğendim.Ayrıca Matrix'in yönetmenlerinin elinden çıkmış :)

4- Bu yaz dinlediğin en güzel şarkı?

Detektivbyrån - Dansbanan Sanırım Değmesin Yağlı Boya blogunda dinlemiştim ilk. dinlediğimde Amelienin müziğine benzetmiştim.Ancak o  değil ama çok benziyor.Eğer o gün uzun uçuşan bir etek giydiyseniz ve bu müzik çalıyorsa kesinlikle dans etme - etrfanızda dönüp durma isteği doğabiliyor:D
Beni gülümseten bir parça :)

5- Bu yazı bir kelime ile tarif et?

İyi. Tek kelimeyle ifade edersem iyiydi.

Benim cevaplarım böyleydi bende 

Ve yapmak isteyen herkesi mimliyorum :) Cevaplarınızı bekliyor olacağım.Hepinize iyi günler ve iyi hafta sonları


devamını oku
PAYLAŞ:

1 Eki 2016

GELECEKTEKİ BEN

iyi geceler :) nasılsınız? Neler yapıyorsunuz? Ben dünya gayeleri ile uğraşıyorum bu aralar bakalım sonum ne olacak. Son yazımda her cumartesi yazı günüm demiştim ertesi güne 2 saat kalmış olsa dahi sözümü tutmak istedim.

Ben Van depreminden sonra Kocaeliye gitmiştim.  Depremden kurtulmuş, ilk defa yatılı okulda kalan 18 yaşında psikolojileri yerinde olmayan çocuklardık. Öğretmenler üzerimize fazlasıyla düşüyorlardı Allah hepsinden razı olsun. Bir gün sınıf hocamız bizden 5 yıl sonraki bize bir mektup yazmamızı istedi. Böylece yeniden hayal kurabilirdik. Adreslerimizi de yazdık hocaya verdik. Eğer sözünü tutar ve gönderirse 2017'de elimize geçecek. O zaman burada da paylaşırım Allah nasip ederse.

Peki bu anıyı neden yazdım? Bugün ki konum bana bu anıyı hatırlattığı için sizlere anlatmak istedim :)  Future me adlı bir internet sitesi buldum. Bu siteye üye olmadan e-posta adresi, göndermek istediğiniz tarihi ve mektubunuzu yazıyorsunuz. Site günü gelince mektubu size yolluyor. Bu mektupları ister size özel kalabilir. İsterseniz genel olarak yayınlayabilirsiniz. Bence çok güzel bir fikir. Bir süre sonra hangi noktaya gelmiş olduğumuzu farkedeceğiz. Ayrıca gönderdiğini unutanlara hoş bir sürpriz olabilir. Düşünsenize masa başında dosyalar ile boğuşuyorsunuz bir gün kendinizden bir mektup alıyorsunuz :)


"Sevgili gelecekteki ben... "

devamını oku
PAYLAŞ:

28 Eyl 2016

DUYURUMSU BİRŞEYLER

Tam 20 gündür zinciri kırmadan yazı paylaşıyorum. Amma velakin okulum var. Mecburen yeni bir hedef koyup yeni bir zincir oluşturacağım. Bundan sonra her Cumartesi yazı günüm :)  Hergün yazı yazmayı bende sizde sevmiştiniz ama umarım bunu da hallederiz :) 

Birde aranızda Melodram hakkında birşey bilen var mı? Kendisine hiçbir yerden  ulaşamıyorum. Ve çok endişeleniyorum. Değerli bir insan benim için. Lütfen biri bile biliyorsa yazsın neler oluyor ? 

devamını oku
PAYLAŞ:

27 Eyl 2016

BUGÜN NE ÖĞRENDİM? | AFERİN DEMEMELİ(YMİŞ)

Merhaba. Bugün Nil Karaibrahimgil'in eski bir köşe yazısına denk geldim. Hürriyet kelebek ekinde yazıyor kendileri. Bilenleriniz vardır. Kendisinin Aziz Arif adında bir oğlu var. Yazısında oğluyla bir anısından bahsediyordu. Bir cümle dikkatimi çekti. Çocuklara aferin denilmemeliymiş meğerse.

Peki neden? Hemen araştırdım.  Uzmanlara göre Çocuklarda motivasyon yerine onaylanma ihtiyacı doğuruyormuş. Bunun yerine yaptığı şeyi vurgulayarak ama abartmadan cevaplamanız özgüvenlerini arıyormuş. Ayrıca bu övgüleri ödül olarak sunmamamızı bunların zaten ebeveynlik görevimiz olduğunu belirtiyorlar. Aksi halde bir ödül olarak uygulamaya kalkarsak aradaki ilişki otomatik bir hale dönüşüyor,  her iyi yaptığı şeyde övgü ve takdir etmenizi  bekler hale gelecek. Bu yüzden başaramayacağını düşündüğü şeylere yaklaşmayacak bile.

Övgüyü gerektiği yerde gerektiği zamanda yapmamızı, salt olumlu yada salt olumsuz davranışlara odaklanmamamız öneriyorlar.  Yaptığı şeyin ayrıntılarına dikkat etmeli ona bunu belirtmeliymişiz.Örneğin
Bana eline sağlık demen çok hoşuma gitti.
Resmindeki renkleri çok güzel seçmişsin gibi.

Geliştirmek istediğimiz konularda daha fazla geri bildirim daha iyi sonuç almayı sağlıyormuş. Örneğin verilen sorumlulukları yerine getirmesini geliştirmek istiyoruz - gerçi yönlendirme de yapılmamalıymış ama o başka yazının konusu olsun - o zaman bu konuda daha fazla olumlu geri bildirim yapabiliriz. Bunu kolaylaştırmak için sorumlulukları bölmeyi deneyebiliriz. Örneğin odasını  toplamasını değil önce oyuncakları toplamasını istemeli. Övmeli ardından yeni bir sorumluluğu teklif etmeliyiz. Süreç böyle işliyor :)

Gerçi yine aynı yazının son paragrafında yazdığı cümlede mantıklıydı. Bizler aferinle büyüdük kötü mü olduk diyordu :) Benim anladığım kadarıyla yazdım. Eksik veya  yanlışım varsa lütfen bana yazın :)  sabır taşı annelerimizi tebrik ediyorum.

Sevgilerle..

Not: Çok fazla -mış -muş kullandığımı biliyorum. Ancak benimde sonradan öğrendiğim bir konu olduğu için mecburen kullanmak zorunda kaldım. 

devamını oku
PAYLAŞ: