9 Eyl 2017

8.9.2017 | Bomboş Bir Gün


"Acıyı hatırlatan elinde kalan ip midir, uçup giden balon mu?" 

°°°°°°°

Bütün gün sözlükler, sosyal medya, internet siteleri arasında gezip durdum. Tam bir modern zaman kaldırım mühendisi sayıyorum kendimi.

Sonra akşam üzeri birden bire gelen temizlik aşkıyla odamı temizleyiverdim. Etrafımı temiz görmeyi çok seviyorum. Ama temizlik yapmaya üşeniyorum.

Tam  bir vakit kaybı günüydü. Ama ne yapayım? İş yok, para yok, okul başlamadı. Dolayısı ile tüm günümü iki paragrafa sığdırdım.

Siz neler yapıyorsunuz? Haftasonu geldi nihayet, neler yapacaksınız? Yazın lütfen.

Sağlıcakla kalın.
Aslıhan. 

devamını oku
PAYLAŞ:

7 Eyl 2017

7.9.2017 | Gözlüklü Şirin


Bugün göz muayenesi oldum. Derecem az bir miktar yükselmiş maalesef. Kısa bir süre sonra ücretsiz gözlük hakkım yenilecek dolayısıyla yenisini almak için onu bekleyeceğim. Eğer bilmiyorsanız açıklayayım  optik gözlük kullanacaksınız Devlet size bir yakın bir uzak gözlüğü olmak üzere 2 adet çerçeve ve camı ücretsiz veriyor. Süresi 3 yıl okuyor bu gözlüklerin.

Hala iş arıyorum. Zira tatil boyunca bulamadım ve kredim haziranda kesildi. Biraz zorlanacağım kesin ancak, mezun olunca tam ortada kalacağımdan şimdiki halime bin şükür.

Tatilde iyice artırdığım sigarayı bıraktım. Zira dişlerimin sarı olmasından nefret ediyorum. Çünkü bir insanda ilk gözüme takılan kısım dişleri. Dolayısıyla kendi dişlerime de takılıyorum. Gerçi kemik rengim tam beyaz değil. Yani ne yaparsam yapayım durum pek değişmiyor.

Şu sıralar Gülse Birsele çok pis takmış durumdayım. Yazlık adlı kitabı yüzünden aslında bu takıntı. Dobra dobra yazıyor ya ondan. Heyt be Gülse ablama bak diyesim geliyor bazen.

Gülse demişken Hürriyet Gazetesi, Hürriyet Gazetesi demişken Melis Alphan ve son dönemde gündemde olan ensest ilişki iddiaları geliyor aklıma. Tam olarak resmi olmayan rakamlara göre Türkiye'de %40 ensest ilişki yaşanıyor-muş. Bunların büyük bir kısmı gönülsüz yani istismar. Bu duruma bir çözüm bulunmalı. Zira Türkiye gerçekten tehlikeli bir ülke oldu artık.

Benim günüm ve günde aklımdan geçenler böyleydi. Sizler neler yapıyorsunuz? Ne düşünüyorsunuz? Bilmek istiyorum. Yazın lütfen.

Sağlıcakla kalın.
Aslıhan 

devamını oku
PAYLAŞ:

6 Eyl 2017

6.9.2017 | Rüzgarlı Vadi


Uzun bir sürenin ardından - gerçekten uzun bir süre!! - merhaba efendim. Görüşmeyeli nasılsınız bakalım? Bende herşey genel hatlarıyla aynı hiçbir atraksiyon olmadan ilerliyoruz şimdilik.

Aslında daha önce yazacaktım. Mesela Karadenize kısa bir yolculuk yaptım onu yazacaktım  ama telefona elim pek gitmedi maalesef. Ayrıca beni Karadenizden  okuyan varsa ne nemli memleketiniz var kuzum sizin. Özellikle Giresun!Dönünce de anneannem hastalandı. Nihayetinde yine elim yazmaya gitmedi.

Diyorum ki yeni bir formata başlayalım. Mesela ben günlük yazı yazayım. O güne bir cümle bile olsa yazayım. Ne dersiniz?

Bugün ders kaydı için okula gittim. Fakat uzatma harcını - evet böyle birşey var- dün yatırdığım için ancak bugün akşam saatlerinde ders kaydı yapabildim. Ama kampüse kadar gitmem çok sevdiğim ve uzun zamandır görmediğim bir dostumu görmeme vesile oldu. Gerçi rüzgar bizi rahat bırakmadı ama olsun. Artık birini bulda biz seni dinleyelim dedi. Kendisi ve sevdiceği benim en yakın arkadaşlarım çünkü. Ben yinede onları dinlerim de onlar yalan vaatlerle kandırıyor bence beni.

Bu günlük bu kadardı efendim. Sizin 6 eylülünüz nasıl geçti? Yazı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bana önerileriniz var mı?

Sağlıcakla kalın.
Aslıhan

devamını oku
PAYLAŞ:

18 Ağu 2017

Kullanım Kolaylığı ve Estetik Bir Arada

Derin dondurucuların faydalarını anlatarak zamanınızı almayacağım, uzun süreli gıda depolama için başka bir seçeneğin olmadığını zaten biliyorsunuzdur. Henüz bilmiyorsanız da, bu yılki Kurban Bayramı’nda öğreneceksiniz zira etleriniz buzdolabı içerisinde en fazla bir hafta dayanacak! Yani ister et, isterse de diğer gıdalar için uzun süreli depolama yapmak istiyorsanız, bir derin dondurucu kullanmanız gerekiyor. Bu bakımdan iki seçeneğiniz var: yatay ve dikey derin dondurucu modelleri. Yatay olanlar bir sandığı andırıyor ve kapakları üst kısımda yer alıyor. Dikey olanlar ise aynı bir buzdolabı gibi: Kapakları ön kısımlarında bulunuyor ve (isminden de tahmin edebileceğiniz gibi) dik şekilde kullanılıyorlar. Ben, tercihimi dikey derin dondurucu modellerinden, hatta daha net söyleyecek olursak, UED 5170 DTK A++ modelinden yana kullandım.

                                                               

Neden derseniz, her şeyden önce Uğur Soğutma markası güven veriyor. 60 yılı aşkın bir süredir derin dondurucu üretiyorlar ve bu nedenle benzersiz bir uzmanlıkları bulunuyor. Unutmayın, bu cihazları on yıllar boyunca kullanmak için alıyorsunuz ve he sağlamlıkları, hem de servis ağlarının yaygınlığı önem taşıyor. Uğur Soğutma, her iki bakımdan da beklentilerimi fazlasıyla karşılıyor. Gelelim tasarıma: UED 5170 DTK A++, dikey bir derin dondurucu modeli. Ben bu tasarımı seviyorum zira kullanması daha pratik geliyor: Aynı bir buzdolabı gibi rahatça kullanabiliyor, hatta buzdolabının yanına koyarak uyumlu ve estetik bir görünüm elde edebiliyorsunuz (ben öyle yaptım, tavsiye ederim). 

UED 5170 DTK A++ yalnızca 46 kilo, yani kimseyi çağırmama gerek kalmadan bir köşeden diğerine kolayca taşıyabiliyorum. İç hacmi 170 litre, sadece benim değil, komşularımın gıdalarını bile depolamaya yetiyor! A ++ enerji sınıfında olduğu için, neredeyse hiç elektrik harcamıyor. En sevdiğim özelliği de, elektrik kesintilerinde bile içindekileri 15 saat boyunca korumaya devam edebilmesi oldu. Sık sık kesinti yaşanan bir yerde oturuyorsanız, emin olun bu özellik çok işinize yarayacak. Satın almak için https://satis.ugur.com.tr/item/ued-5170-dtk-a/100028 adresini kullanmanızı tavsiye ederim, peşin fiyatına 12 taksit yaptırarak kredi kartınızla alabiliyorsunuz. Geniş iç hacimli, dayanıklı, pratik ve uygun fiyatlı bir derin dondurucu arıyorsanız, UED 5170 DTK A++ modelini gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum.

                                     

Bir boomads advertorial içeriğidir.

devamını oku
PAYLAŞ:

8 Tem 2017

Affedersiniz Ulan

Birşeyler yazmak istiyorum. İçimden gelmiyor. Affedersiniz ulan dedim kendime nasılsa kendin çalıp oynuyorsun. Hangi makamdan çalarsan çal, nasıl oynarsan oyna. Yada otur oturduğun yere. Yazmak için gelmedin belki dünyaya. Bazılarımız yalnızca okumalı belki de. 

Durur muyum? Zaten çocukken annem dur dedikçe göğe zıplar, zıpla kızım zıpla yavrum dedikçe dururdum. Tersine yapmaya alışkın olduğumdan yine durmadım. 

Sohbet etmek istiyorum. Teknolojinin zararlarından, fasulyenin yararlarına kadar uzanan milyonlarca konudan birini seçebiliriz. Bence harika olur. Mesela yarın mor duttan bahsederim. 

Çünkü tatildeyim. Mollakasımda. Annem sayesinde duttan başka birşey görmüyorum ki. Tabii dut konusunu yazarım. Bir gün reçelini ertesi gün marmelatını. Biri annemi durdursun. 

Babamı da durdursun bari o birileri. Bir zamanlar hazetmediğim ilerleyen yıllarda azar azar içtiğim sigaraya birden bire başladım ama adam evden çıkmıyor ki. İyi mi ediyor kötü mü bilemedim. 

İlerleyen günlerde nasipse Giresun'a gidiyorum. Canım sıkıldıkça telefonla uğraşır başınızın etini yerim artık. O vakte kadar Allaha emanet olun... 

Aslıhan

Not : beni tanıyanları şaşırtacak bir yazı biliyorum. Bir günde ben deli olayım olmaz mı? Dışım 23 içim 73e vardı çünkü. Ve ben hiç  çocuk olamadım arada bir böyle bir değişimi mazur görün olur mu? 


devamını oku
PAYLAŞ:

14 Haz 2017

NASIL GİDİYOR HAYAT?

Yorgunum. Bir annenin sancılarının ardından çektiği o tatlı yorgunluk gibi. Ruhum sancılar içerisinde. Sancılardan sonra gelecek olanı beklemekteyim. Bizi hep inandırdıkları gibi zorluğun ardından mutluluğun geleceğini umuyorum 

°°°°°°°
Hayatım garip bir düzende ilerlemeye devam ediyor. Kah kabullenerek kah isyan ederek yaşıyorum. Mutlu olmam için iyi bir not almam, isyan etmem için bir aksilik yetiyor. 

Hala bazen dayımın yaşadığını düşündüğüm anlar oluyor. Annem için çok daha zor ama dayanıyor bir şekilde. Bu acıyı tanımlarken babam daha önce öldü ama ben şimdi yetim kaldım diyor.  En büyük destekçisi babam şu sıralar bir kanadı kırıkken diğerinin de kırılmasını istemiyor. 

Okul bu aralar kendisinden beklenmeyecek derecede iyi gidiyor. Sadece 3 bütüm vardı. 1 tanesi kaldı şükür. Normalde finallere girer gibi bütün derslerden girerdim büte. 

İş aramaya devam ediyorum. Devletin yaptığı bir düzenleme ile krediler Eylül değil haziranda kesildi. Şimdi 3 ay gerideyim yani. Son girdiğim mülakatta hayallerimi sordular. Bana. Gerisini sizin hayal gücünüze bırakıyorum. 

Hazır her konudan bahsettiğim bir yazı yazmışken bir konudan bahsetmek istiyorum. Hızlı süren, bir yandan da bağırarak telefonda kavga eden, bütün çukurlara Allahın emriymiş gibi giren, bütün yolcuları tavanla buluşturan şoförlerden nefret ediyorum. Oh buda içimde kalmadı. 

Ramazan iyi gidiyor. Hatta çok iyi gidiyor. Sadece normal düzene dönebilmek ve istediğim miktar su içmek için bayramı bekliyorum. 

İşte böyle gidiyor dostlar bende hayat. Ya sizde nasıl gidiyor? 

devamını oku
PAYLAŞ:

25 May 2017

HEDİYE GELDİ & İLK İZLENİM


Merhabalar efendim. Hayırlı akşamlar dilerim. Yazı yazmayı kelimeleri böyle yanyana dizmeyi ne çok özlemişim.

Bugün size çok sevindiğim bir hediyeyi paylaşmak istedim.  Çok çok uzun süre önce taa takvimler 2016 yılında iken bendeniz bir çekiliş kazanmıştım. Sevgili kız kardeşler Blogger dünyasının güzide hanımefendileri Esra ve Büşra kardeşler bana 30₺'lik babil.com hediye çeki hediye etmişlerdi. Şimdiye kadar kullanmak nasip olmamıştı. 

Tam kitaplara karar verdim ki meğerse babil el değiştirmiş ve hediye çeki olayı tamamen ortadan kalkmış, sağolsun kızlar onuda hallettiler. Kendilerine çok teşekkür ederim tekrardan. 

Hangi kitapları aldığıma bakalım istiyorum. Böylece ilk izlenim yapmış oluruz. Öncelikle babilin baloncuklu poşet ile gayet korunaklı bir şekilde gönderdiğini söylemeliyim. Bir not defteri ve iki ayraçta eklenmişti siparişe. Aras kargo ile 2 günde İstanbuldan Vana geldi. 

Fotoğraflar için kusura bakmayın lütfen. Bahçede çekeyim dedim. Ve bir türlü istediğim gibi olmadı. Daha sonra da fırsat olmadı ne yazık ki.



Stefan Zweig'in daha önce satranç kitabını okumuştum. Karakterlerinin özellikleri ve yaptığı psikolojik tahlilleri beğeniyorum. Bu kitabında ise tek taraflı bir aşkı anlatıyor. Bir kadının saplantılı ve güzel aşkını okuyacağız :))


Yine bir Zweig eseri. Duyarsızlıktan hislerin yeniden doğumuna uzanan bir öykü.


 İran edebiyatından bir eser hâlâ İran'da yasaklı diye biliyorum. Okuyanlar tarafından anlam içinde anlamlar barındıran bir kitap olduğunu söylüyorlar. İran edebiyatını ve sinemasını çok seviyorum zaten. Köklerim oradan geldiği için sihirli bir tarafı olduğunu hissediyorum. Ama bazı taraflarını pek sevdiğim söylenemez. 


Kafkanın en bilinen öyküsü. Kafka kafası denilen birşey var. Bir adam bir böceğe dönüşüyor diyeyim anlayın :)


Aragon bu kitap için "dünyanın en güzel aşk hikayesi" demiş. Zaten Aytmatov'un kalemi malumunuz.


Kitap kendine çekti her nedense. Okuduğum yorumlarda babacan bir üslupla yazıldığını söyleniyor. Gençler için muvaffak olmanın yollarını öğütlerle yazıyor.


Wolf'u severim. Ancak henüz bu yayın evinin çevirisini sevecek miyim? emin değilim. Tamamen fiyatına aldandım.

Zaten çok bilinen kitaplar şimdi kadar okumadın mı? Diyeceksiniz kimisine fırsatım olmadı. Kimisini kütüphanemde görmek istedim. Kimisini bir küçük boyum kardeşime de okutmak için seçtim. Geç olması güç olmamasından iyidir. 

Kızlara tekrar çok teşekkür ediyorum. İlerleyen günlerde okuduklarımın yorumunu  paylaşacağım inşallah.

Sağlıcakla kalın. Hayırlı akşamlar...
Aslıhan 

devamını oku
PAYLAŞ: