16 Kas 2016

DUYURUMSU BİR ŞEYLER #2


Merhaba. Nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor? Sınav haftasının sonuna vardık nihayet. Genel itibariyle de idare eder bir düzeydeler. Haftasonuda kpss sınavı var. Yoğunluktan dolayı çevre illerden birine verilmiş sınav yerim. Hakkariye. Merkezi oldukça küçük bir yer. Yapı olarak Van gibi olduğunu tahmin ediyorum bakalım. İnternet'te aradığımda pek bilgiye erişemedim. Bol bol fotoğraf çekip yazısını yazmayı düşünüyorum. İleride gelecekler için bir rehber olabilir. Mesela öğretmen ataması ile gelecek olanlar için :) sonra  Van içinde bir tane yazabilirim. Malum atamalar bu illere yapılıyor. 

Haftaya bazı yabancı dizileri yazmayı düşünüyorum. Gerçi neredeyse sezonları bitecek ama maatteessüf(maalesef)  ancak vakit bulabildim. Ama finallere kadar mutlaka haftalık yazı olacak hatta ardarda 3 kitabım var 

Bu yazı duyuru gibi birşey oldu. Biliyorum bende hiç beğenmedim. Ama bu hafta bitene kadar mazur görün artık :) 

Sevgilerle 

devamını oku
PAYLAŞ:

10 Kas 2016

Günaydın. 13.00 de bir sınavım var. Hazırlanmadan biraz konuşmak istedim sizinle. Hiç kendinizi Araf'ta hissetiniz mi?  Ne yapacağımı bilmiyorum. Gitmeli miyim? Kalmalı mıyım? Ölmeli miyim? Yoksa her şeye rağmen yaşamalı mıyım? Konuşmalı mıyım? Susmalı mıyım? Birini sevmek zorunda mıyım? Sevemez miyim?  Isyan edebilir miyim? Her şeyi kabullenmeli miyim? Bilmiyorum işte. Siz biliyor musunuz ? 

Yine yağmur yağıyor. Hiç farkettiniz mi her 10 Kasım ve 23 nisanda mutlaka yağmur yağar. Üşüyorum. Üşümekten nefret ediyorum. Şuan yorganın altına girip tüm sorunlardan korkulardan ve soğuktan korunmak ama hep orada kalmak istiyorum. Birde geriye ta küçüklüğüme her şeyi pembe gördüğüm Yıllara gitmek istiyorum. 

Atatürk'ü anlatıyorlar TV'de. Zor bir başlangıç yapmış hayata. Sonunu hepimiz biliyoruz. Ben yaşadıklarımla başa çıkamıyorum. Merak ediyorum nasıl vazgeçmemiş. Bu sene 10 Kasım bende bu Düşünceleri uyandırdı.

Artık gidiyorum. Hepiniz Sağlıcakla kalın
Aslıhan


devamını oku
PAYLAŞ:

5 Kas 2016

KISA KISA #4

Merhaba nihayet 1 haftanın sonunda yazmak nasip oldu. Benim için çok yoğun bir haftaydı . Sınav haftasına girdik . O yüzden baya stresliyim. Ya yine başaramazsam diye. Bazı günler yeter bu kadar stres babana söyle gitsin okulu uzattığını . Ama fena halde korkuyorum . Üstüne bu ayın 20sinde kpss sınavım var . Onunda sonucundan korktuğumu tahmin edersiniz . 



Bu aralar 3 tane kitabı bir arada okumaya çalışıyorum . Mayısın önerisiyle Pazarlık, blogsözlük etkinliğinden Cennette uzun bir kış ve kitap grubum için zübük . Büyük ihtimal bunlardan sonra deli kızın hayatı adlı bir romanı benden okuyacaksınız :) 

Van'da yaşadığımı bilenleriniz vardır. Hdplilerin tutuklanmasından sonra olanları da tahmin edersiniz . İnternetin yavaşlatılması zaman zaman da kesilmesi bir yana elektriklerin gitmesi , çatışma sesleri , gösteriler artık sinirlerimi bozuyor . Okullara yakın patlayıcılar koyuluyor . Kendi savunduğu insanlar kendi çocuklarını öldürüyor umurlarında değil ...

Ayrıca geçen hafta bilgisayarım kırıldı.Dolayısı ile yapabildiklerim kısıtlı . Yoksa ben çok güzel yabancı diziler yazacaktım. Gerçi hala yazmayı düşünüyorum . 

Ha birde kayıp bulma duası biliyor musunuz ? Ne kadar önemli olduğunu tahmin edebileceğiniz mp3 çalarım evin içinde kayboldu . Bulamıyorum . Kendimi ihbar falan mı etsem polisler evi dağıtırken buluruz diye düşünüyorum . Yada iyice kafayı yedim. 

Kısa kısa yazısının dert yazısına döndürdüm yine . Kusura bakmayın nasıl yaşıyorsam öyle yazıyorum dolayısıyla karma karışık oluyor . Özür mahiyetinde harika bir şarkı yazdım en başa. Seveceğinizi umuyorum . Bende önerilerinizi bekliyorum. 
Sağlıcakla kalın . . . 

devamını oku
PAYLAŞ:

28 Eki 2016

BİR SÖZ BİR MÜZİK

"Hüzün ruhun gözyaşlarıdır... Dinmesi dileğiyle"










Daha önce Chopin - Spring waltz adıyla paylaştığım eser aslında Paul de Senneville tarafından bestelenmiş George Davidson tarafından çalınan Mariage d'amour parçadır. Yanlışlığın farkına vardığım an düzelttim. Keyifli günler dilerim 

devamını oku
PAYLAŞ:

24 Eki 2016

BİR SORUNUM VAR

Merhaba çok acil yardımınıza ihtiyacım var.Blogumun trafik kaynaklarında başvurulan url'leri incelediğimde bilmediğim tanımadığım bazı forumlara ve sakıncalı sitelere yönlendiriliyor? Acaba trafik arttırmak amacıyla link verdiğimiz servisler bunlara yol açıyor olabilir mi ?Nasıl çözebiliriz? Bu sorunu daha önce yaşayan veya çözümünü bilenler lütfen yazsın

devamını oku
PAYLAŞ:

22 Eki 2016

GÜVENEMEYECEK MİYİZ?

Merhaba. Nasılsınız? Diye başlarım normalde yazılarıma. Hal hatır sorarım ama bugün ne benim içimden geliyor ne de sizin iyi olacağınızı sanmıyorum. Irmağı hepinizin duyduğunu tahmin ediyorum. 3,5 yaşında küçücük bir kız çocuğu. Komşuları tarafından çok büyük ihtimalle tecavüze uğradı! Ardından öldürüldü. Katili 10 yıldır  pedofili hastası olduğunu ve kadınlar ile uzun zamandır birlikte olmadığı için yaptığını söyledi. Bu cümleler ile savundu kendini. Sanki mazur görülebilecekmiş gibi.. O itiraf edene kadar herkes onun üzerine fazla gidildiğini düşünüyorlardı. Çocuklara öpücük karşılığı şeker veriyormuş. İnsanlar bunu iyi kalpli olduğundan sanıyorlarmış. 

Nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu anlayın. Eğitimli hatta eğitimci yada zır cahil farketmiyor. Sokaklarımızda dolaşan sapkınlar var. Hepimiz hatta hayvanlar bile onlara göre birer hedef. Kimileri bu işten sıyrılıyor bile. Çoğumuzun aklının almadığı sebeplerle indirim alıyorlar!! 

Belli ki bundan sonra Allahtan başka kimseye güvenemeyeceğiz. Önlemlerimizi almak zorundayız. İlk adım daha önce de yazdığım mahremiyet eğitimi. Üşenmeden çok kısa bir sürede bu eğitimi aile içerisinde verin lütfen. 
İkinci adım çocuğunuza- paranoyaklaştırmadan yapın- asla ama asla bir yabancıyla konuşmamasını, birşey almamasını, dokunmamasını tembihleyin. 
Üçüncü adım hergün ne yaptığını sorun. Hataları olduğunda sert tepki vermeyin. Ki sizinle rahat konuşabilsin
Dördüncü adım kız olsun erkek olsun - tabii ki bu sapkınlık için bir açıklama olamaz- rahat kıyafetler giydirin. Onlar sadece birer çocuk. Dikkat çekecek ve dar kıyafetler giydirmeyin. Özellikle bazı kız çocuklarının çok fazla kadınsı giydirilmiş olduğunu gördüm. Hem rahat oynayamıyorlar hemde hedef haline getirmiş oluyorsunuz. Evet sebebi kıyafet değil ama kendilerini savunacak yaşta değiller. Şuan onları siz savunuyorsunuz. Demek oluyor ki tek Olmak zorunda oldukları bir yerde dikkat çekmemeliler. Bazılarınız bu adıma tepki gösterecek biliyorum. Ama çağımızda binlerce marka var. Aralarında oldukça spor markalar da mevcut. Çocuklar kendi kıyafetlerini seçiyorsa pekala buralardan alabilirsiniz. Ki çocukların giyim zevkleri ebeveynler tarafından şekillendiriliyor 
Beşinci adım eğer bu tür bir durumdan şüpheleniyorsanız. Mutlaka bir Pedagog ile iletişim sağlayın. Çocuğunuza aşırı tepki göstermeyin ve utanmayın. Utanması gereken siz değilsiniz. 


Başka neler yapılabilir yorumlarınız bekliyorum. İnşallah Allah hepimizi iyi insanlarla karşılaştırsın.. 

devamını oku
PAYLAŞ:

18 Eki 2016

ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK - JOHN BOYNE



"Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakilere için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız."*

Bruno, Almanya'nın Berlin kentinde "Umutsuz Vaka" olarak nitelendirdiği on iki yaşındaki ablası, annesi ve bir Nazi subayı olan babasıyla beş katlı bir evde yaşayan dokuz yaşındaki bir çocuktur.

Bir gün Fury(Hitler)  Bruno'ların evine akşam yemeğine gelir. Anne ve babası çok heyecanlıdır, çünkü görünüşe göre Fury önemli biridir. O akşam yemeğinden sonra Bruno babasının işinde terfi ettiğini, bu yüzden Out-with (Auschwitz) denen bir yere taşınacaklarını öğrenir. Buna çok üzülür, çünkü oturdukları çevreyi ve arkadaşlarını çok sevmektedir.

Out-with'e taşıdıklarında, eve birçok asker girip çıkmaya başlar. Bruno bundan oldukça rahatsız olmaktadır çünkü askerleri hiçbir zaman sevmemiştir. Her gün bir öğretmen evlerine gelmekte, ablası ve Bruno'ya bazı dersler vermektedir. Öğretmenleri tarih dersine önem verse ve sanat ile okumayı zaman kaybı olarak görse de, Bruno macera kitapları okumayı çok sevmekte ve tarihten nefret etmektedir. Fakat ablası öğretmenleri ve yaşadıkları yerin de etkisiyle, tam bir Naziye dönüşmektedir. Bruno çok yalnızdır, evlerinin çevresinde bir tek ev bile yoktur ancak bahçenin etrafındaki tel örgütlerin ardında hepsi birbirinin aynı çizgili pijamaları giyen binlerce adam ve çocuk vardır. Bruno tüm bunları odasındaki pencereden görmüştür.

Bruno bir gün, okuduğu macera kitaplarının da etkisiyle bahçede bir keşif gezisine çıkmaya karar verir. Tel örgülerin yanı boyunca epey bir yol aldıktan sonra, örgünün diğer tarafında yere çökmüş oturan çizgili pijamalı ve kafası tıraş edilmiş bir çocuk görür. Çocuk çok zayıf ve hayli üzgün görünüşlüdür. Bruno da tel örgülerin kendi tarafına aynı diğer çocuk gibi oturur ve çocukla sohbet etmeye başlarlar. Çocuğun adının Schmuel olduğunu öğrenir. Kısa bir süre sonra Bruno'nun her öğleden sonra tel örgü boyunca yürüyüp yere oturarak Schmuel ile sohbet etmesi bir rutine dönüşmüş, ikisi çok iyi iki arkadaş olmuşlardır. Bazen mutfaktan alıp cebine sıkıştırdığı yiyecekleri Schmuel'e götürmektedir, çocuğun yüzündeki mutluluğu gördükçe kendi de mutlu olmaktadır. Bruno Out-With'e taşınmadan önceki en iyi arkadaşlarını artık o kadar da özlemiyor, hatta isimlerini bile hatırlayamıyordur. Artık en iyi ve tek arkadaşı Schmuel dir.

Zaman geçtikçe çevrelerinde askerlerden başka hiç kimse bulunmadığından yakınmaya başlayan ve böyle bir çevrede iki çocuk yetiştirilemeyeceğini söyleyen Bruno'nun annesi, babasına Berlin'e geri dönmek istediğini söyler. Babası ilk duyduğunda bunu kabul etmese de, sonraları bunun mantıklı bir fikir olduğunu, herkesin orada daha mutlu olduğunu kabul eder. Böylece yeniden taşınma hazırlıklarına başlarlar. Fakat ne var ki Bruno Berlin'e geri dönmeye o kadar da hevesli değildir. Schmuel'den ayrılmak istememektedir.

Taşınmadan bir gün önce, Bruno Schmuel'i görmeye gittiğinde, onu olduğundan daha da üzgün bir halde bulur. Söylediğine göre babası çalışmaya götürülmüş, sonra da geri dönmemiştir. Bunun üzerine Bruno'nun da o çizgili pijamalarla giyerek beraber Schmuel'in babasını aramalarına karar verirler. Fakat saatlerce araştırmalarına rağmen babasından bir iz bulamazlar. Tam Bruno'nun eve geri döneceği sırada askerler etraflarını sarar ve yürüyüşe götürüleceklerini söylerler. İkisinin de yürüyüşün ne olduğu konusunda bir fikri yoktur. Fakat Bruno da Schmuel de o yürüyüşten bir daha geri dönmezler.**


E-kitap indirirken bu kitabı da indirdiğimin farkında değildim.Kütüphane'de dikkatimi çekince okumaya başladım.Kapağı Yahudi'lerin toplama kamplarına alındıklarında zorla giydirilen kıyafetler gibi yapılmış.Bir yandan çok sade diğer yandan yankı uyandırıcı yani.Çocuk kitabı-esasında pek  çocuk kitabı sayılmaz- olunca çabucak bitti.Kendisi ne kadar kısa olsa da etkisi bende uzun sürdü.Çünkü tevâfuk Serenad ile aynı dönemde okumuş bulundum. Aslına bakarsanız tevâfuklar devam etti.Kitap için fotoğraf çekerken bir baktım ki Hanzala'nın bulunduğu dergi de hemen kitabın yanı başında...Birinin kolunda ki işaret gün geliyor diğerinin sırtına saplanıyor...

Hanzala'da tıpkı Bruno ve  Schmuel gibi hep 10 yaşında kalacak. 

Aklım almıyor böylesine acı çekmiş bir toplum nasıl aynı acıları başka bir topluma çektirebilir ki. Bir kez daha farkına varalım Savaşlarda en büyük acıları hep çocuklar çekiyor. Onlara anne ve babasının hatta küçük kardeşinin ölüm nedenini açıklayamıyorsun.Onların temiz dimağları ve mantıkları bir insanı öldürmeyi kabul etmiyor.Açıkçası benim de kabul etmiyor.Bir insanı dini,dili,ırkı yüzünden öldürmek kendi üstün görmek hangi mantıkla kabul edilebilir ki...

Okumanızı kesinlikle öneriyorum. En büyük hayali kaşif olmak olan Bruno'yu seveceğinize eminim.Ama kitabın sonunda bu daha çok üzülmenizi sağlayacak şimdiden uyarayım. Kısa bir kitap olduğu için spoiler vermeden bilgi vermek zor ancak kesinlikle okumanıza değecek.

Ayrıca Kitap 2008'de sinema filmi'ne uyarlanmış.Büyük ilgi gören film unutulmaz filmler arasına girmiş.Ben henüz izlemedim ama bu yazıdan sonra izlemeyi düşünüyorum.İşte böyle dostlar...

Cumartesi görüşmek üzere...Sevgilerimle

Kaynak:glorrrybooks




*Arka Kapak Yazısı

devamını oku
PAYLAŞ: