25 Oca 2017

MİM | ÇOCUKLUĞUMUZA DAİR

Merhaba efendim iyi akşamlar. Bu akşam nasılsınız bakalım Tatile girdiniz mi? Sıkılmamak için ne yapacaksınız? Bana da çıtlatırsanız sevinirim :) 

Şeyda hanımefendi bir hayli önceden bendenizi mimlemişti. Ancak elim klavyeme vardı kusura bakma olur mu Şeydam :) mim için çok teşekkür ediyorum kendisine ve cevaplamaya geçiyorum. 

1) Çocukluğunuzda en çok severek oynadığınız oyun neydi?
İtiraf ediyorum. Başarısız olunca mızmızlanan o çocuk benim. Bu yüzden sokakta oynanan oyunları pek sevmezdim. Kız kardeşim ile oynadığım evcilik oyunlarına ise bayılıyordum. Sayılır mı bilemiyorum birde yapbozlara bayılırdım. 

2)Çocukluğunuzda en çok hayal ettiğiniz şey neydi?
Garip gelebilir ama bilinmeyen yerlere yolculuk yapan bir kaşif-gezgin olmak isterdim. Bunda Dünyanın merkezine yolculuk adlı sınıf kitaplığından aldığım kitap ve doktor whonun o dönem türkçe dublajlı bir kaç bölümünü izlemiş olmamın etkisi çok çok büyük :) 

3)Klasik büyüyünce ne olurdunuz sorusuna cevabınız neydi?
Tek bir cevabım yoktu ki. Bir gün gezgin,bir başka gün avukat, ertesi gün doktor, bir sonraki gün bu sefer gazeteci. Hatta bir keresinde csı belgeseli gibi bir şey seyredip ben adli tıpçı olmak istiyorum demişliğim bile vardır :)  şuan geldiğim noktada ise okulu uzatmış mezun olunca ne yapacağını bilemeyen bir öğrenci duruyor :)) 

Bende yapmayan herkese paslıyorum :) çünkü ben hepinizi tek tek bulamam zira yapmayanlar çok az :) 
Hadi sağlıcakla kalın. Hayırlı akşamlar. 









devamını oku
PAYLAŞ:

23 Oca 2017

SADECE GİTSENİZ OLMAZ MI?

Bazı insanlar bazı insanların hayatından neden defolup gitmiyor anlamıyorum efendim. Birinin hayatının orta yerine pimi çekilmiş bomba bırakıp gitmek zorunda mısın sen? Mutsuz etmek zorunda mısın?  Bir elmanın iki yarısı kadar eşit yaratılmışken seni benden üstün yapan ne ey Allahın ablak suratlısı. Bir insanın gururu senin eften püften uğraşın değil anla artık! Neyse sakinim  Aslında değilim. Ama o insan müsveddesi burayı okumadığı ve bir türlü ondan kurtulamadığım için kendisinden hiç bir zaman sakinleşmeyeceğim. 

Yarın sınavım varken beni yine darmadağın eden herkese gün yüzü görmemiş laflarımı sıralıyorum içimden. İnşallah Allah karşılığını ödetir. Şuan bu yazıyı yazıyorum çünkü sinirliyim hem sinirimi atmalıyım, hem sinirliyken ne saçmalıyorum görmek istedim. Belki sizde tüm sinirleri bozan gıcık pislik insan müsveddelerine armağan ederseniz. 

Dua edin benim için olur mu? Ruhumu kemiren hayatımdaki tüm parazitlerden kurtulayım. 

İyi akşamlar 

devamını oku
PAYLAŞ:

16 Oca 2017

ŞEHRİ HAYAL


Sizin hiç yüzüne bakınca sadece masumiyeti gördüğünüz bir arkadaşınız oldu mu? Benim oldu. Bu yazıda adı umut olsun-zira henüz kendisinden izin almadım. Umut, yüreğinin güzelliği yüzüne vurmuş bir kız. Aklıda güzelliği kadar zirveye erişmiş bir kamil insan. Hayranı olduğu türk filmleri kadar zarif. 

Kitaplar sayesinde tanıştık onunla. Zaten hayatının her alanında mutlaka bir kitap bulunduruyor. Şehir şehir geziyor, bavuluna bir kitap birde umudunu koyuyor. Bu yüzden adını umut koydum zaten. 

Peki ben Umutu niye yazıyorum. Dün konuştuğumuzda İstanbul'a şehri hayal dediğini söyledi. Çok severmiş orayı. Bugün müzik arşivimden bir şiire denk geldim aklıma direk Umut geldi. O şiiri sizlerle de paylaşmak istedim. Tabii şiiri anlamlı kılan insanı da. 


Hayırlı akşamlar dilerim... 

devamını oku
PAYLAŞ:

15 Oca 2017

GÖĞE BAKMA DURAĞI


°
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım
°
Göğü hiç görmeyen bir arasokakta bir mekan burası. Ad güzel düşünülmüş, duvarlara film ve plak afişleri asılmış birde soba koymuşlar orta yere. Güzel bir mekan canlandı değil mi gözünüzde? Ama her şeye rağmen buranın eksik bir yanı var. Ruhu yok. 

Bu mekanı nedense kendime benzettim. Kendimce bana en uygun olanları aldım hayattan. Ama bakıyorum ki ruh eksik. Ruh eksik olunca kalem yazmaz dil konuşmaz oluyor efendim. 

Ruh olmayınca insan içine Yaratıcı nuru üflenmiş bir içi boş bir torbaya benziyor. Bakıyor görmüyor, duyuyor dinlemiyor ve her bir noktası mescid kılınmış şu dünyaya sığmıyor. Ruh kaçıp gidince yeri nefise kalıyor. Vicdan da olmasa nefisten ibaret olacaksın neredeyse. 

Ruh aramaya başlayacak halim yoktu. Akışına bıraktım bende. Nasılsa evi bendim mutlaka dönerdi. Dönmedi. Aslında hiç gitmemişti. Benim kara bir perde gibi olan karamsarlığımın ardında gizleniyormuş. 

Perdeyi yırttım. Aldım ruhumu yanıma. Eskisi gibi kalemimin ucunda, bir kitabın kokusunda, bir dostun bakışında, bir çayın buharında, bir yaprağın düşüşünde,  her kalbimin atışında orada olacak. 

Ve inanıyorum ki birgün eşini bulacak ruhum. O zaman göğü gönlümüze indireceğiniz... 

devamını oku
PAYLAŞ:

12 Oca 2017

ARADAKİ NEHİR- NGUGİ WA THİONG'O

🎵Ayub Ogada - Kothbiro



Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız bakalım bu akşam. Hayat nasıl gidiyor?  Merak ediyorum ama siz hep bu sorularımı es geçiyorsunuz farkındayım. Geçmeyin efendim lütfen bunları da cevaplayın :) 


°

Vadide durduğunuzda, iki dağ sırası, yaşamın ortak kaynağıyla birleşmiş uyuyan aslanlar olmaktan çıkıp iki hasım olurlardı... Bu ıssız bölgenin liderliği için girişilecek bir ölüm kalım mücadelesine hazır bekleyen iki rakip gibi.


Afrika edebiyatının en önemli isimlerinden, 2014 Nobel Edebiyat Ödülü adayı Kenyalı yazar Thiong’o’nun çarpıcı romanlarından biri olan Aradaki Nehir, Kenya’nın dağ köylerinde yaşayan Gikuyu insanlarının hikâyesini anlatıyor. Beyaz adamın Kenya’ya yerleştiği ilk zamanlarda geçen hikâye sömürge döneminin başlangıcına ayna tutan tarihsel bir dokuya da sahip. Beyaz yerleşimcilerle birlikte gelen çelişkilerin, iki din, iki tepe, iki farklı yaşam savaşı arasında kalan Gikuyu halkını birleştirmeye çalışan genç Waiyaki’nin öyküsünü aktaran roman, yazarın diğer eserleri gibi Kenya’nın tarihine ışık tutarken, çarpıcı ve derin bir kurgu ve dille okurda kuvvetli bir etki yaratmayı da başarıyor.
°

Yine bir kitap yorumu ile karşınızdayım. Aradaki Nehir kitabını geçen ay kitap grubumuzda okuduk ve yorumladık. Birde sizlerle değerlendirmek istedim. Arada bir farklı ülke edebiyatlarına yönelmek güzel oluyor. Böylece hayata açılan bir çok pencereniz oluyor. 

Yazar hala kadın sünneti adetini sürdüren Kenya’nın en büyük kabilelerinden gikuyu kabilesine mensup. Zaten kitapta bu konudan ilerliyor. Aslında 20.000den fazla insanın öldüğü mau mau ayaklanmasının üzücü bir yorumu da diyebiliriz. 

Kitabın adı, kameno ve makuyu dağlarının arasından geçen ve hiç kurumadan akan honia nehrinden geliyor. Bu iki dağ ve nehir yanılmıyorsam kitap için kurgulanan yerler.  Bir dağ atalarının adetlerini yerine getiren saf yerli hayatını sürdürenleri - chege- sembole ederken, diğer dağ İngiliz sömürgecilerini ve onlara uyup din değiştirenlerin - joshua- sembole ediyor. Peki ya Nehir? Müsaade ederseniz kitabın ana karakterini tanıtayım o zaman anlayacaksınız.

Ana karakterimiz Waiyaki  namıdiğer hoca. Bütün kitap onun üzerinden ilerliyor ama son derece akıcı bir şekilde. Onun çocukluğunda ingilizler gelmeye başlamış. Önce karşı tarafa yerleşmiş, okul ve hastane açmış misyonerlik faaliyetlerine hoşgörülü bir şekilde başlamışlardır. Waiyaki’nin babası Chege kahin kökenli olduğu için gelecek hakkında bilgi sahibidir ve endişelidir. Ve oğluna bir kehanet ve görev bırakır. Olaylarda burada başlıyor.

Waiyaki misyonerlerin ilimini almak için onların okuluna başlar. Babası ona ilim ve sırlarını almasını ama onların ahlaksızlığını almaması gerektiğini öğütler - tanıdık geldi mi? -

Diğer tarafta Joshua vardır. Din değiştirenlerin ilki. Arada geriye dönenler olsa da Joshua beyaz adamın dinine olan bağlılığını asla kaybetmez. Zaman zaman kabilesinin çoklu kadın alma gibi adetlerine öykünsede onların yanacağı gün kendisinin kurtulacağını düşündükçe bağlılığı artar. En büyük hedefi iyi birer Hristiyan olarak yetiştirdiği ailesi ile vaad edilmiş topraklara gitmektir.

Ancak her iki tarafında planlarını bozan bir şey olur. Joshuanın ikiz kızlarından biri sünnet olmaya karar verir. Hem kabile kadını hem iyi bir Hristiyan olacaktır. Ama işler planladığı gibi gitmez. Waiyaki yıllar sonra benzer bir yolu seçmeye çalıştığı, aradaki Nehir olmaya çalıştığı zaman olduğu gibi...
Spoiler vermek imkansız olduğu için daha fazla anlatmak istemiyorum. Zaten kısa,  çok akıcı ve merak uyandırıcı bir kitap. Daha fazla anlatırsam özet olacak.

Sadede gelecek olursam ben kitabı beğendim. Yeni bir kültürü sıkılmadan tanımak hoşuma gitti. İçinde aşkda vardı, entrika da ama ince ince dokunmuştu. Ama sonu hakkında bir şey söylemek istiyorum. Sonuna büyük beklentiler ile vardım. Ama vardığımla kaldım. Sonu ne yazık ki havada kalmış... Ama ayaklanma ile ilgili olduğunu öğrenince sonunu ben tahmin edebiliyorum.

Benim yorumlarım böyleydi. Okuyan var mı? Eğer okuduysan sen beğendin mi? Okumayanlar ne düşünüyor? Yorumlarınızı bekliyorum :) 




devamını oku
PAYLAŞ:

9 Oca 2017

ÇEKİLİŞ SONUCU



Merhaba arkadaşlar. Dün akşam itibariyle çekilişi bitirdim. Bu sabahta hakları saydım topladım ve nihayet sizlerle paylaşıyorum. Ayrıca çekilişin videosu instagram hikayemde de mevcut kontrol etmek isteyen arkadaşları oraya davet ediyorum.

Evet kazanan kişi Gfc takibiyle "Sessiz Kaldım" oldu. Kendisine birazdan ulaşacağım eğer 3 gün içinde cevap alamazsam diye birde yedek belirledim. O kişi de Facebook paylaşımı ile "Elif Karakoç" oldu. Her iki arkadaşımıda tebrik ederim.

Önümüzdeki günlerde yeni çekilişler olacak inşallah kazanamayan arkadaşlarımı mutlaka bekliyorum.
Sevgilerle..

devamını oku
PAYLAŞ:

6 Oca 2017

BİR FİKRİM VAR!



Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız bakalım. Ben finallerim bugün itibariyle bittiği için rahatladım açıkçası. Gelelim bugün ki konumuza. Bugün instagramda bir yazı paylaştım. 
------------


-------------
Bu yazıdan sonra ne yapabilir diye düşündüm gün boyu sonra bugün otobüsteyken düşünüyordum. Aklıma bir fikir geldi. Sizlerle paylaşmak istiyorum bu fikri. Bu bir proje hayali. Ama neyi? Nerede? Nasıl? yaparım bilmiyorum. Aslında sitede bu yüzden yazıyorum. Mutlaka hep beraber bir yol bulabiliriz. 
Hayalim şu;

Her birimiz, hatta bir kaçımız bir şehit veya gazi çocuğunu, kardeşini kardeş edinelim. Maddi ihtiyacı varsa karşıyalım, eğer maddi desteğe ihtiyaçları yoksa manevi olarak yanlarında olalım. Mesela aynı şehirde yaşıyorsak derslerine bile yardımcı olabiliriz. Hiç biri olmazsa hal hatır soralım. Kısacası kendi kardeşimize ne yapıyorsak onu yapalım. Mesela aramızda psikolog olanlar varsa ruhsal olarak yardımcı olabilir. 

Çünkü babasını kaybetmiş bir çocuk bir yarısı eksiktir,yarımdır, yaralıdır. Ben istiyorum ki o yaraya merhem olamasakda uğraşalım. Aslında sırf çocuklarda değil düşündüğüm. Yarısını kaybeden hanımefendileri de düşünüyorum. Düşünsenize bir gün merhametsiz şerefsizin biri hayatınızı tepetaklak ediyor. Diğer yarınızı sırtınızı dayadığınız o koca çınarı yıkıyor. Sonra taziye diyorlar, Vatan sağolsun diyorlar. İşte orada yatıyor hayat arkadaşınız. Birileri slogan atıyor. 5 saniyeliğine haberlere çıkıyorsunuz. Sonra herkes dağılıyor. Ortada elinden tutan bir tane insan evladı olmadan çocuklarınla kala kalıyorsun. Sadece maddi değil aslında manevi olarak yapayalnızsın... 

Gerçekleştirebilirsem hayalimi, klavye başı kahramanlığı değil bir çocuğun kahramanlığını yapacağız. 

Profiller karartmak yerine bir çocuğun dünyasını renklendirmiş olacağız. 

Şimdi söyleyin bakalım ben bu hayali nasıl gerçekleştirebilirim? 

Sevgiler... 

Not : Az evvel bir kampanya gördüm. Katılmanızı isterim. İzmir şehidimiz Fethi Sekin için bir kampanya 


devamını oku
PAYLAŞ: